Doğu ve Batı bir coğrafi yön olmakla birlikte sosyal bilimlerde ve siyasette birer medeniyet algısı ve sahası anlamı ifade etmektedir. Eski Yunan ve Roma çağlarında ilk defa kullanılmış olan bu kavramlar, Avrupalıların kendilerini batılı, her türlü rakiplerinin ise doğulu saymalarıyla birlikte bugünkü anlamı na kavuşmuştur. Zamanla dini olduğu kadar Avrupa’da gelişen doğubilim/şarkiyat (oryantalizm) çalışmalarının da etkisiyle doğu farklı ve aşağılanan bir yorumla değerlendirilmiştir. Sömürgeci, ırkçı ve dinci söylemler hiçbir zaman terk edilmemiştir. Hatta Do ğuya bakarken bile farklı davranmışlar, din ve ırk olarak kendilerine yakın olanları diğerlerinden ayırmışlardır. Oryantalistler bu “Doğu” kavramını terk etmeyi düşünseler de o kadar yerleşmiştir ki, terk edilemiyor. Hatta Ortadoğulular bile kendilerini bö yle adlandırıyor. Batı bilim, demokrasi, kültür, sanat ve sair alanlarda değerleri üreten ve yönlendiren konumundan dolayı coğrafyasını merkez, kendilerini de “insanlık” olarak adlandırmakta, mesela doğuluların bilime katkılarını görmeme ısrarını sürdürme ktedir. Doğulular da bunu büyük ölçüde kabul etmiş, içselleştirmiş görülmektedir. Doğu , batının yönetimi altında bulunmaya layık, bu yolla medenileşecek (Avrupalılaşacak) bir coğrafya olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla batı , çıkarlarına uyan ve tabii - s iyasi müttefiklerini diğer doğululardan hep ayırmaktadırlar.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Şubat 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 6 Sayı: 10 |