İslâm coğrafyasında Hz. Peygamberin vefatından sonra çeşitli sebeplerden dolayı bölünmeler olmuştur. Bu ayrışmanın neticesinde ortaya çıkan mezheplerden biri de Şîa’dır. Şîa’nın önemli bir kolu olan Ca‘ferîliğin ülkemizde en yaygın yaşandığı yerlerin başında Iğdır ve Kars illeri gelmektedir. Doğum ile başlayıp ölüm ile son bulan insan hayatı farklı evrelerden oluşmaktadır. Geçiş dönemleri adı verilen bu evreler ana hatlarıyla; hayatın başlangıcı olarak kabul edilen “doğum”, hayata birlikte devam etmek ve zürriyetini sürdürmek için yol arkadaşı olarak seçtiği kimseyle çıkılacak olan yolun başlangıcı olan “düğün” ve dünya hayatının sonu olarak kabul edilen “ölüm” şeklinde ifade edilebilir. Bireyin hayata gözünü açtığı anın öncesinden başlayıp son nefesini vereceği zamana kadarki süreçte karşılaşılabileceği her türlü olumsuzluğu bertaraf etmek, daha kaliteli ve huzurlu bir yaşam sürdürmek için yapılması gerekenlere dair birtakım inanışlar vardır. Mensubu olunan din veya etnik yapı ne olursa olsun insanlık tarihi boyunca var olmuş olan bu inanışlar neticesinde çeşitli uygulamalar ortaya çıkmıştır. Bu çalışma ile Ca‘ferîliğin günümüze kadar ki sürecinin ele alınmasından sonra ana konumuz olan iki yerleşim yeri özelinde buralarda yaşayan Ca‘ferîlere değinilmiştir. Ardından geçiş dönemlerinden ilki olarak kabul edilebilen doğum olayının öncesinde neler yapılması gerektiği, çocuğun doğduktan sonra musibetlerden korunması ve daha güzey bir yaşam sürmesi için başta anne ve babası olmak üzere yakın çevresinin neler yapması gerektiğine dair inançlara değinilmiştir. Geçiş dönemlerinden bir diğeri olan düğün kısmında ise kişinin hayatını birlikte sürdüreceği eşini seçmesinden başlayıp, daha mutlu ve huzurlu bir aile kurmak için gelin ve damat başta olmak üzere tarafların ailelerinin nelere inandıklarından bahsedilmiştir. Ölüm hakkındaki bölümde ise ölüme delalet ettiği düşünülen inançlar, ölüm anı ve ölüm sonrasında yapılması gereken uygulamalar anlatılmıştır.
Bu makale “18-19 Mart 2021 tarihinde Kars’ta düzenlenen III. Uluslararası Aras Havzası Sempozyumu'nda “Orta Aras Havzasında Yaşayan Caferilerde Geçiş Dönemlerine İlişkin İnanç ve Uygulamalar (Iğdır ve Kars Örneği)” başlığıyla sözlü olarak sunulan bildiriden türetilmiştir.
Bu araştırmayı desteklemek için dış fon kullanılmamıştır.
Beyan edilmemiştir.
The geography of Türkiye has been home to many different cultures throughout its ancient history. In this process, Anatolian lands, which harbor different ethnic and religious groups, have had a rich cultural heritage. Iğdır and Kars, the two frontier cities of the Eastern Anatolia Region, are among the most remarkable examples of this cultural mosaic. The tolerant attitudes of people with different ethnic and religious identities residing in these two regions towards each other are very important in terms of contributing to social peace and tranquility.
The Islamic world, which did not witness many different religious and political discourses until the death of the Prophet Muhammad, experienced great ruptures and divisions after his death with the discussions on who would be the caliph. These disagreements, which started during the first three caliphs and increased day by day, were at their most intense during the caliphate of Ali. This grouping, which started as the Ali and Mu'awiya faction, led to the emergence of two major groups in the Islamic world as a result of the debate over who belonged to the caliphate. One of them is Ahl al-Sunnah, which claims that the caliphate of the rashid caliphs is their right in the order of their caliphate and that there is no nass (written law) other than this and adopts the jurisprudence of the Companions and their followers, and the other is Shia, which claims that the caliphate is the right of Ali and his descendants Ahl al-Bayt. Today, Shia, which is the second largest sect in the Islamic world in terms of geography and followers, is divided into many sub-groups. The largest of these groups is the Jafariyya sect, also called Imamiyya and Isnaasheriyya. A large number of people belonging to the Jafari sect live in our country, especially in the provinces of Igdir and Kars. The majority of these are Azerbaijani Turks.
Regardless of religion, language, race and gender, there are important periods in the human life. These milestones, also called phases of life or transitional periods, have brought along a number of rituals. The birth event, which is accepted as the beginning of life, is the first one of these periods. There are many beliefs and practices that start from the gestation period and cover the process until the birth of the baby and afterwards in order to ensure that his/her future life will be healthier, comfortable, peaceful and successful. This process is even divided into periods as before and after birth. Another transition period is marriage, which is the beginning of a person's union with the person with whom s/he will carry out his/her life, establish his/her own home and continue his/her offspring. For young people who think that it is time to get married, there are issues to be sensitive about how to choose a spouse and what to pay attention to and what to do in order to ensure a happy union between the spouses after the marriage. Of particular importance are the prevailing beliefs and consequent practices that if these are not observed, the spouses and their families, and even the children born from this marriage, will be unhappy and restless. Death, which is accepted as the end of world life, is the last of the transitional periods. Starting with things that are considered to be signs of death, such as bad dreams, severe illnesses, certain natural phenomena, there are certain duties that fall on the relatives of the deceased at the moment of death and afterwards. These duties are accepted as a means of ensuring that the deceased's life in the grave is better, as a kind of atonement for the sins committed while alive, and as a kind of indicator of the social status of the funeral owners and whether they have fulfilled their last duties towards the deceased. The transitional phases that begin with birth and end with death and the practices that emerge as a result of the beliefs regarding them are indispensable elements of social life, although they are not based on any written source or official sanction.
This article is derived from the paper titled “Beliefs and Practices Related to Transition Periods in Jafaris Living in the Central Aras Basin (Iğdır and Kars Example)” presented as an abstract at the III. International Aras Basin Symposium held in Kars on 18-19 March 2021.
No external funding was used to support this research.
Beyan edilmemiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Doğu Dinleri ve Gelenekleri Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 28 Eylül 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2024 |
Gönderilme Tarihi | 14 Temmuz 2024 |
Kabul Tarihi | 23 Ağustos 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 3 |