The militarism phenomenon, which is an extension of the modernization approach inherited from the Ottoman past, has been one of the most important elements that shaped Turkish political history. The tutelary paradigm, fed by the militarist ideology during the foundation process of the Republic and in the one-party period, has been institutionalized at the state level and served as the founding reference value also in the following years. Turkey's continual democratic experience since 1945, has developed in the course of the struggles between the tutelary minority who are the bearer of this reference value and identifies themselves with the state apparatus and the silent majority who consists of large mass of people and resists the minority. Although all the interventions ranging from May 27 to July 15 coup attempt resulted in defeat of the possessive authority of the tutelary minority against to legitimate will of the silent majority, the tutelary paradigm has found the opportunity to renew itself every time. In this study, it is aimed to examine tutelary interventions experienced during the rule of the Justice and Development Party and struggles for their liquidation covering the years 2002-2016. For this purpose, the relationality between the concepts of democracy, crisis and military intervention has been analyzed thoroughly.
Militarizm olgusu, Osmanlı geçmişinden devralınan modernleşme anlayışının bir uzantısı olarak Türk siyasal tarihini şekillendiren en önemli unsurlardan biri olmuştur. Cumhuriyetin kuruluş süreci ile sonrasında yaşanan tek parti döneminde, militarist ideolojinin beslediği vesayetçi paradigma devlet düzeyinde kurumsallaşmış ve adeta sonraki yılların da kurucu referans değeri olarak işlev görmüştür. Türkiye’nin 1945’ten beri süregelen demokrasi deneyimi, bu referans değerin taşıyıcısı konumunda bulunan ve kendisini devlet aygıtıyla özdeşleştiren vesayetçi azınlık ile söz konusu azınlığa karşı direnen ve geniş halk kitlelerinden oluşan sessiz çoğunluk arasındaki mücadelelerin seyri içinde gelişmiştir. 27 Mayıs’tan 15 Temmuz darbe girişimine dek uzanan tüm müdahale süreçleri, vesayetçi azınlığın tahakkümcü otoritesinin sessiz çoğunluğun meşru iradesi karşısındaki yenilgisiyle sonuçlanmasına karşın, vesayetçi paradigma kendisini her seferinde yeniden üretebilme imkanını bulmuştur. Bu çalışmada, 2002-2016 yıllarını kapsayacak şekilde, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidarları döneminde yaşanan vesayetçi müdahaleler ile bunların tasfiyesine dönük mücadelelerin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaca istinaden demokrasi, kriz ve askeri müdahale kavramları arasındaki ilişkisellik etraflıca tahlil edilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyoloji (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2020 |
Kabul Tarihi | 21 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 16 Sayı: 32 |