Mahallesinin ismini verir. Şimdi bu mahalle Rum kesiminde kalmıştır. Bilindiği gibi, Lefkoşa Suriçi, ikiye bölünmüştür ve bu bölünmüşlük ne yazık ki hala devam etmektedir. Diğer seyyahlar gibi, Salvator da, Lefkoşa şehrinin mimarisine ve konaklarının ihtişamına hayran kalmıştır. Bilindiği gibi, emperyalizmin Osmanlı İmparatorluğuna girmesiyle liberal politikaların izlenmesi sonucunda, İmparatorlukta, Tanzimat’tan sonra en önce zenginleşen şehirlerden biri Lefkoşa olmuştur. On dokuzuncu yüzyılın sonlarında Ermeniler ve Rumlar, epey zengin oldular ve sermayelerini, büyük köşklere ve dükkanlara yatırdılar. Bu ihtişam, şimdi de Lefkoşa’nın Türk kesiminde gözlemlenebilir. Buna mukabil, bir kaç üst düzey yönetici Türk de kamu kaynaklarını kullanarak zenginleştiler. Seyyah Salvator, kuşkusuz, Venedik döneminden kalma evlerin Türklerin elinde ne hale geldiğini merak ediyordu. Türklerin, yeni yaptıkları evlerin mimarisine ve tefrişatına da hayran kalmıştı. Rum evleri ile Türk evleri arasındaki belirgin farkları eserine yansıtmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, Müslümanların ev mimarisi ve iç tefrişatı büyük ölçüde Konya ve Karaman bölgelerinin tefrişatına dayanır. Aya Sofya Camiinde Türklerce yapılan tadilatı, kiliselerden camiye çevrilen diğer yapıları ayrıntılı olarak incelemiştir. Hz. Muhammed’in sakalından bir kılın (lihye) saklandığı ve Lefkoşa Müslümanlarının pek makbul saydıkları Arap Ahmet Paşa Camiinde, bir devekuşu yumurtası asılı olduğunu yazar ki, şimdi bu yumurta da kaybolmuştur. Lefkoşa Mevlevihanesi (Tekke) de dikkatli biçimde gözlenmiştir. Faneromeni, Tripiyodis, Aya Yani, Aya Yakop, Hrisalitinissa, Aya Kaşano, Aya Giorgi, Aya Luka ve Panaya Kiliseleri hakkındaki gözlemlerini sunar. Bu kiliselerden sadece Aya Luka Kilisesi, Türk kesiminde kalmıştır ve ibadete kapalıdır
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mart 2011 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 |