Sonuç olarak Türk Bankacılık Sektörü için 2009 yılında düşen faizler ve izlenen ihtiyatlı politikalara bağlı olarak sektörün özkaynakları ile karlılığın güçlendiği bir yıl olmuştur. Ancak sektör 2009 yılında önceki yıllara kıyasla sınırlı ölçüde büyümüş, takipteki alacaklarda ise önemli artışlar gözlenmiştir.
Bankacılık sektörü karlılık göstergeleri değerlendirildiğinde, karlılığın net faiz marjındaki azalmaya karşın 2010 yılında artmaya devam ettiği görülmektedir. Sektörün dönem net karı, geçen yılın aynı dönemine göre %8,7 artışla 2010 yılı sonunda 21.93 milyar TL’ye yükselmiştir. Net faiz marjındaki gerilemeye karşın dönem net karındaki artışta aktif kalitesindeki iyileşmeye bağlı olarak takipteki alacaklar özel provizyonunun azalması ve kredi hacmindeki artışın kredilerden alınan faiz ve komisyon gelirlerini artırması etkili olmuştur.
Sektörün yüksek karlılık performansına bağlı olarak, özkaynaklarda yaşanan artış dolayısıyla 2009 yılı sonunda %20,5 olarak gerçekleşen sermaye yeterliliği rasyosu, 2010 yılı boyunca kredi hacminde süregelen artış sonucu %18,9’a gerilemiştir. 2009 sonunda %18,2 olan özkaynak karlılığı Aralık 2010’da %16,3’e, %2,4 olan aktif karlılığı ise %2,2’ye gerilemiştir. Bu gerilemede bankaların hem aktiflerinin hem de özkaynaklarının büyümesine rağmen söz konusu dönemde birikimli net dönem karının aynı oranda büyümeyi yakalayamaması etkili olmuştur.
Türk Bankacılık Sisteminin 2008 krizinde başarılı sınav vermesi; 2001 finansal krizinin önemli nedenlerinden bir olan açık pozisyon durumunda yakalanmamış olmasıdır. BDDK’nın getirmiş olduğu denetim mekanizmasına işlerlik kazandırılmış olması, TCMB’nin başarıyla yönetmiş olduğu kriz yönetimi ki, Merkez Bankasının piyasaya likidite enjekte etme araçlarını yerinde ve zamanında kullanarak güven ortamını sağlamış olmasıdır. Ayrıca bankacılık sektörünün sermaye yeterliliği de finansal sistem sıkıntılarını başarıyla atlatmasının nedenlerinden birisidir.
krizi sonrası BDDK’nın uluslararası tecrübeler çerçevesinde bankacılık sektöründe oluşturduğu gözetim ve denetim sistemleri sayesinde sektörün piyasa, likidite riskleri ve özellikle sermaye yeterliliği açısından dengede olduğu bir gerçektir. Ancak, Türkiye’nin genel ekonomisinde olduğu gibi bankacılık sektöründe özellikle dış borç geri ödemelerinin ve kredi riskinin önümüzdeki dönemde problem yaratabileceği düşünülmektedir (Topbaş., N., 2009) [5].
Diğer taraftan zorunlu karşılık oranlarının artırılması, kaynak maliyetini artıran bir unsur olarak bankaların kaynak bulmak için mevduat dışı kaynaklara yönelmesine neden olabilecektir. Bu bağlamda, ekonomideki gelişmeye bağlı olarak 2009 yılından sonra artmaya başlayan yurt dışından borçlanmanın önümüzdeki dönemde artmaya devam etmesi olası gözükmektedir.
Apek, S. ve Aytaç, A., Küresel Krizler, İstanbul, Avcıol Basım Yayın, 2009.
Eğilmez, M., Küresel Finansal Kriz, İstanbul, Remzi Kitabevi, 2010.
Yılmaz,D.,www.finanskulup.org.tr/assets/maliyefinans/84/Durmus_Yilmaz_Kuresel_Kriz_v e MerkezBankasi_MFY_84.pdf erişim tarihi 2011.
Topbaş, N. Finansal Kriz Ortamında Bankaların Muhasebe Sistemlerinde Gerçeğe Uygun Değerleme Yönteminin Etkileri, Bankacılar Dergisi, Sayı 68, 2009, s. 64.
Finansal Piyasalar Tebliği, Ankara, BDDK Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı, 2010.
Başçı,E,.http://www.scribd.com/doc/20211188/Krizi-Yonetmede-Merkez- Bankas%C4%B1n%C4%B1n-Rolu-ve-Etkinli%C4%9Fi-TCMB erişim tarihi 2011.
BDDK Finansal Piyasalar Tebliği, 2010. Ocak 2011
Year 2011,
Volume: 2 Issue: 50, 26 - 30, 01.05.2011
Sonuç olarak Türk Bankacılık Sektörü için 2009 yılında düşen faizler ve izlenen ihtiyatlı politikalara bağlı olarak sektörün özkaynakları ile karlılığın güçlendiği bir yıl olmuştur. Ancak sektör 2009 yılında önceki yıllara kıyasla sınırlı ölçüde büyümüş, takipteki alacaklarda ise önemli artışlar gözlenmiştir.
Bankacılık sektörü karlılık göstergeleri değerlendirildiğinde, karlılığın net faiz marjındaki azalmaya karşın 2010 yılında artmaya devam ettiği görülmektedir. Sektörün dönem net karı, geçen yılın aynı dönemine göre %8,7 artışla 2010 yılı sonunda 21.93 milyar TL’ye yükselmiştir. Net faiz marjındaki gerilemeye karşın dönem net karındaki artışta aktif kalitesindeki iyileşmeye bağlı olarak takipteki alacaklar özel provizyonunun azalması ve kredi hacmindeki artışın kredilerden alınan faiz ve komisyon gelirlerini artırması etkili olmuştur.
Sektörün yüksek karlılık performansına bağlı olarak, özkaynaklarda yaşanan artış dolayısıyla 2009 yılı sonunda %20,5 olarak gerçekleşen sermaye yeterliliği rasyosu, 2010 yılı boyunca kredi hacminde süregelen artış sonucu %18,9’a gerilemiştir. 2009 sonunda %18,2 olan özkaynak karlılığı Aralık 2010’da %16,3’e, %2,4 olan aktif karlılığı ise %2,2’ye gerilemiştir. Bu gerilemede bankaların hem aktiflerinin hem de özkaynaklarının büyümesine rağmen söz konusu dönemde birikimli net dönem karının aynı oranda büyümeyi yakalayamaması etkili olmuştur.
Türk Bankacılık Sisteminin 2008 krizinde başarılı sınav vermesi; 2001 finansal krizinin önemli nedenlerinden bir olan açık pozisyon durumunda yakalanmamış olmasıdır. BDDK’nın getirmiş olduğu denetim mekanizmasına işlerlik kazandırılmış olması, TCMB’nin başarıyla yönetmiş olduğu kriz yönetimi ki, Merkez Bankasının piyasaya likidite enjekte etme araçlarını yerinde ve zamanında kullanarak güven ortamını sağlamış olmasıdır. Ayrıca bankacılık sektörünün sermaye yeterliliği de finansal sistem sıkıntılarını başarıyla atlatmasının nedenlerinden birisidir.
krizi sonrası BDDK’nın uluslararası tecrübeler çerçevesinde bankacılık sektöründe oluşturduğu gözetim ve denetim sistemleri sayesinde sektörün piyasa, likidite riskleri ve özellikle sermaye yeterliliği açısından dengede olduğu bir gerçektir. Ancak, Türkiye’nin genel ekonomisinde olduğu gibi bankacılık sektöründe özellikle dış borç geri ödemelerinin ve kredi riskinin önümüzdeki dönemde problem yaratabileceği düşünülmektedir (Topbaş., N., 2009) [5].
Diğer taraftan zorunlu karşılık oranlarının artırılması, kaynak maliyetini artıran bir unsur olarak bankaların kaynak bulmak için mevduat dışı kaynaklara yönelmesine neden olabilecektir. Bu bağlamda, ekonomideki gelişmeye bağlı olarak 2009 yılından sonra artmaya başlayan yurt dışından borçlanmanın önümüzdeki dönemde artmaya devam etmesi olası gözükmektedir.
Apek, S. ve Aytaç, A., Küresel Krizler, İstanbul, Avcıol Basım Yayın, 2009.
Eğilmez, M., Küresel Finansal Kriz, İstanbul, Remzi Kitabevi, 2010.
Yılmaz,D.,www.finanskulup.org.tr/assets/maliyefinans/84/Durmus_Yilmaz_Kuresel_Kriz_v e MerkezBankasi_MFY_84.pdf erişim tarihi 2011.
Topbaş, N. Finansal Kriz Ortamında Bankaların Muhasebe Sistemlerinde Gerçeğe Uygun Değerleme Yönteminin Etkileri, Bankacılar Dergisi, Sayı 68, 2009, s. 64.
Finansal Piyasalar Tebliği, Ankara, BDDK Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı, 2010.
Başçı,E,.http://www.scribd.com/doc/20211188/Krizi-Yonetmede-Merkez- Bankas%C4%B1n%C4%B1n-Rolu-ve-Etkinli%C4%9Fi-TCMB erişim tarihi 2011.