The science of jarh-tadil, which has an important place in the science of hadith, has undertaken an important task in determining the reliability of the narrators. In addition to the characterization of jarh-tadil activity as gossip in the early periods, the subjective decisions of critic scholars were also criticized in the later periods. The differences that emerged from the early periods of Islam in terms of jurisprudence, creed, social and political issues led to the emergence of many different sects such as Ahl al-Hadith, Ahl al-Ra’y, Ahl al-Sunnah, Mu’tazila, Jahmiyya, Qadariyya, and Murjia. Hadith narrators and scholars of Jarh-Ta’dil have adhered to any sect due to their opinions, and later on, they have been criticized for the possibility of being influenced by the sects they belong to. For this reason, some conditions have been sought such that Jarh-Ta’dil scholars should be free from all sectarian fanaticism, be objective and free from excesses. Abu Ishak al-Juzjani, who is one of the early scholars of Jarh-Ta’dil, was accused of being influenced by the sectarian fanaticism and even being a Nasibi in his evaluations of Kufan narrators. Therefore, it was stated that his evaluations of Kufan narrators should not be taken into account and should be researched from other sources. These allegations have been the subject of various studies, and the accuracy/incorrectness of the situation has been determined. However, there is no study on Basran narrators, which is the second group that Juzjani criticized the most. Therefore, in this study, Juzjani’s evaluations of Basran narrators, which he described as “Qadari” were examined in the context of sectarian fanaticism. The aim of the study is to determine whether this accusation against Juzjani is also valid for the Basra narrators. In order to achieve the aforementioned aim, the Basran narrators, whom Juzjani described as “Qadari” in his work Ahval al-rical, were discussed, the opinions of other critic scholars about the narrators were determined and compared with the views of Juzjani. While doing this, the method followed by Juzjani in his work was preferred, and the narrators were examined under two headings: “Basran Narrators” and “Qadari Narrators”. The Qadari accusation against twenty-one narrators was evaluated, eleven of them under the first title, and ten under the second title. Before moving on to the evaluations of the narrators, brief information was given about Juzjani and his work, and some information was provided about the history and dimensions of Qadari accusations in the science of Hadith. As a result of the study, it was found that Juzjani’s evaluations about the Basran narrators largely overlap with the views of other critic scholars; it has been determined that Juzjani acted excessive in the evaluation of only two of the twenty-one narrators. Although there is no accusation of Qadari accusations in the sources regarding Abu Ubaid al-Naji and Abd al-Wahid ibn Zaid, Juzjani criticized them on the grounds that they were Qadaris. Similarly, Abbad ibn Mansur and Awf ibn Abi Jamila, whom Juzjani described as weak and Qadaris, were considered reliable in the field of hadith by other critics. It has been found in the study that Juzjani was alone in calling Ata ibn Abi Maymunah “the leader of the Qadaris”, while other critics believed that he had only a few Qadari views. As can be seen, while Juzjani and other critics’ views do not agree on a very small number of narrators’ evaluations, there is a great deal of compatibility in other evaluations. Therefore, it does not seem possible to say that Juzjani was influenced by sect fanaticism in his narrator evaluations. Based on this, it is necessary to express the necessity of similar studies for the evaluations of other critics who have sect fanaticism.
Hadis ilmi içerisinde önemli bir yere sahip olan cerh-ta‘dîl ilmi râvilerin güvenilirlik durumlarını tespit etme hususunda önemli bir görev üstlenmiştir. İlk zamanlarda cerh-ta‘dîl faaliyetinin gıybet olarak nitelenmesinin yanı sıra sonraki dönemlerde bir de münekkit âlimlerin sübjektif kararları eleştirilir olmuştur. İslam’ın ilk dönemlerinden itibaren ortaya çıkan fıkhî, itikâdî, ictimâî ve siyâsî ayrışmalar beraberinde Ehl-i hadis, Ehl-i rey, Ehl-i sünnet, Mu‘tezile, Cehmiyye, Kaderiyye, Mürcie gibi birçok farklı mezhebin teşekkülünü getirmiştir. Hadis râvileri ve cerh-ta‘dîl âlimleri de sahip oldukları görüşler sebebiyle herhangi bir fırkaya intisap etmişler, ileriki aşamada ise müntesibi oldukları mezheplerin etkisinde kalma ihtimalleri nedeniyle eleştirilmişlerdir. Bu sebeple cerh-ta‘dîl âlimlerinin tüm mezhebî taassuplardan arınmış, objektif ve aşırılıklardan uzak olması gerektiği gibi bazı şartlar aranmıştır. İlk dönem cerh-ta‘dîl âlimleri arasında yer alan Ebû İshâk el-Cûzcânî de özellikle Kûfeli râvilerin değerlendirmelerinde mezhep taassubunun etkisinde kalmakla ve hatta Nâsıbîlikle itham edilmiş, bu nedenle Kûfeli râviler hakkındaki değerlendirmelerinin dikkate alınmaması, diğer kaynaklardan araştırılması gerektiği ifade edilmiştir. Söz konusu iddialar farklı çalışmalara konu olmuş ve söz konusu durumun doğruluğu/yanlışlığı tespit edilmiştir. Bununla birlikte Cûzcânî’nin en çok eleştirdiği ikinci kesim olan Basralı râviler hakkında ise herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. İşte bu nedenle çalışmada, Ebû İshâk el-Cûzcânî’nin Basralı râvilere yönelik “Kaderî” değerlendirmeleri mezhep taassubu bağlamında ele alınmıştır. Çalışmanın amacı Cûzcânî’ye yönelik söz konusu ithamın Basralı râviler için de geçerli olup olmadığını tespit etmektir. Mezkûr amacı gerçekleştirmek için Cûzcânî’nin Ahvâlu’r-ricâl adlı eserinde Kaderî olarak nitelediği Basralı râviler ele alınmış, diğer münekkit âlimlerin râviler hakkındaki görüşleri tespit edilerek Cûzcânî’nin görüşleriyle karşılaştırılmıştır. Karşılaştırma esnasında Cûzcânî’nin eserinde takip ettiği metot tercih edilmiş ve râvîler “Basralı Râviler” ve “Kaderî Râviler” olmak üzere iki başlık altında ele alınmıştır. İlk başlıkta on bir, ikinci başlıkta ise on olmak üzere toplam yirmi bir râvi hakkındaki Kaderîlik ithamı değerlendirilmiştir. Râvi değerlendirmelerine geçmeden önce Cûzcânî ve eseri hakkında kısaca bilgi verilmiş, hadis ilminde Kaderîlik ithamının tarihçesi ve boyutları hakkında bazı bilgiler aktarılmıştır. Çalışma neticesinde Cûzcânî’nin Basralı râviler hakkındaki değerlendirmelerinin büyük oranda diğer münekkit âlimlerin görüşleriyle örtüştüğü; yirmi bir râvi içerisinde sadece iki râvinin değerlendirmesinde Cûzcânî’nin müteşeddit davrandığı tespit edilmiştir. Nitekim Ebû Ubeyde en-Nâcî ve Abdülvâhid b. Zeyd hakkında kaynaklarda herhangi bir Kaderîlik ithamı bulunmamakla birlikte Cûzcânî bu isimleri Kaderî oldukları gerekçesiyle cerh etmiştir. Benzer şekilde Cûzcânî’nin zayıf ve Kaderî olarak nitelediği Abbâd b. Mansûr ve Avf b. Ebî Cemîle ise diğer cerh-ta‘dîl âlimleri tarafından hadis ilminde güvenilir kabul edilmişlerdir. Atâ b. Ebî Meymûne’yi “Kaderîlerin lideri” olarak niteleyen Cûzcânî’nin bu değerlendirmesinde tek kaldığı, diğer cerh-ta‘dîl âlimlerinin onun Kaderî görüşlerinin az olduğu düşüncesini taşıdıkları da çalışmada ulaşılan sonuçlar arasındadır. Görüldüğü üzere çok az sayıda râvinin değerlendirmesinde Cûzcânî ve diğer cerh-ta‘dîl âlimlerinin görüşleri uyuşmazken diğer değerlendirmelerde büyük oranda uyumluluk göstermektedir. Dolayısıyla Cûzcânî’nin râvi değerlendirmelerinde mezhep taassubunun etkisinde kaldığını söylemek mümkün görünmemektedir. Buradan hareketle benzer çalışmaların hakkında mezhep taassubu bulunduğu iddia edilen diğer cerh-ta‘dîl âlimlerinin değerlendirmeleri için de yapılmasının gerekliliğini ifade etmek gerekmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları, Din, Toplum ve Kültür Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Ekim 2023 |
Gönderilme Tarihi | 1 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |