The Prophet secured political dominance throughout Arabia, before his death. Except for the Ridda events, Muslims remained united politically and religiously until the second era of Uthman’s (d. 35/656) reign. Political instability occurred during this time, as a new generation emerged about two decades following the Prophet’s death. These events that separated Muslims into political groups, ended with Uthman’s death. In the History of Islam, at this time, political atmosphere was called “fitnah”. Despite the fact that there are numerous speculations about that time in the sources, it is difficult to form a definitive judgment about the political obscurity. However, it is certain that Uthman’s murder laid the backround for division of the Muslims into political parties. In this political situation, where it is difficult to distinguish between political right and wrong,.ʿAlī (d. 40/661) became caliph. However, the first and most serious difficulty he faced was the punishment of those who murdered Uthman, who lost his life due to the lynching of the rebels. Utman's governor in Damascus, Muʿāwiya (d. 60/680), refused to pledge loyalty to ʿAlī because of this unsolved issue. The legitimacy crisis resulted in division of society into two groups. Yemen is one of the districts where the political separation is most evident. It was not possible for the Yemenis to maintain their neutrality in this political situation. As a result, the territory became one of the secondary areas of contention between ʿAlī and Muʿāwiya. ʿAlī inducted his uncle’s son, Ubaydullah b. Abbas, as governor of Yemen. However, Muʿāwiya sent his commander, Busr b. Abī Artāt, to take control of the area. This study is intended for discussing the ultimate consequences of ʿAlī and Muʿāwiya conflict in Yemen.
Hz. Peygamber, vefat etmeden önce Arabistan’ın tamamında siyasî hakimiyeti tesis etmişti. Ridde hadiseleri hariç tutulursa Müslümanlar arasındaki siyasî-dinî birliktelik Hz. Osman’ın (ö. 35/656) hilafetinin ikinci yarısına kadar devam etti. Bu zaman diliminde siyasî istikrarsızlık ortaya çıktı. Zira Hz. Peygamber’in vefatından yaklaşık yirmi sene geçmiş ve yeni bir nesil ortaya çıkmıştı. İslâm tarihinde bu zamandaki politik atmosferi saran sise fitne adı verilir. Her ne kadar kaynaklarda söz konusu dönemle ilgili çok sayıda rivayet olsa da yaşanan siyasî belirsizlik hakkında kesin yargıda bulunmak güçtür. Ancak Hz. Osman’ın öldürülmesinin İslâm dünyasının ayrışmasına zemin hazırladığı kesindir. Siyasî doğruları ve yanlışları ayırt etmenin güç olduğu bu politik atmosferde Hz. Ali (ö. 40/661), hilafet vazifesini üstlendi. Ancak asilerin linç girişimiyle vefat eden Hz. Osman’ı katledenlerin cezalandırılması onun karşısına çıkan ilk ve en büyük sorun oldu. Çözüme kavuşturulması mümkün olmayan bu mesele nedeniyle Hz. Osman’ın Şam valisi Hz. Muâviye (ö. 60/680), Hz. Ali’ye biat etmedi. Hz. Ali’nin hilafeti için yaratılan meşruiyet krizi, toplumun kutuplaşmasıyla sonuçlandı. Bu ayrışmanın derinden hissedildiği bölgelerden biri de Yemen’dir. Yemenlilerin, bu politik iklimde tarafsızlıklarını sürdürmeleri mümkün değildi. Bundan dolayı bölge, Hz. Ali ve Hz. Muâviye’nin çatışma sahalarından biri olmuştur. Hz. Ali, amcasının oğlu Ubeydullah b. Abbas’ı Yemen’e vali olarak görevlendirse de Hz. Muâviye, Büsr b. Ebî Ertât isimli komutanını göndererek bölgeyi kontrol altına almıştır. Bu çalışma, Hz. Ali ve Hz. Muâviye ihtilafının Yemen'deki sonuçlarını ortaya koymak için hazırlanmıştır.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2022 |
Gönderilme Tarihi | 29 Ekim 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |