Migration is a phenomenal process that causes significant changes in communities and creates cultural differences. New configurations in line with this process crystallise the differences that emerge in the social, cultural, political and demographic level of the source and destination countries. In this context, the civil unrest in Syria, which has been characterised as one of the world's biggest crises since 2011, turned into a mass migration movement in a short time after 252 people first arrived in Türkiye. Accordingly, the change in Türkiye's immigration policy and the differentiation of the position of Syrians in the country significantly affect the local population. In this direction, the emergence of categorical comparisons in the social interaction processes of the public and the existence of ethnicity-oriented prejudices have led to the emergence of stereotypes about Syrian citizens. In this context, this study aims to determine the effects of the problems experienced before, during and after migration on different groups and institutions and to understand the balance of adaptation, identity and belonging problems within gender patterns. In this direction, a field study was carried out through qualitative interviews with eight Syrian women belonging to Marmara University International Student Community. In line with the findings obtained, it is noteworthy that Syrian women attempted to migrate due to war and harsh living conditions, they experienced gender inequalities in a cultural way both in their own countries and in Türkiye, where stigmatisation became inevitable during the migration process, and accordingly, their perceptions of belonging changed.
Göç, topluluklarda belirgin değişimlere neden olan ve kültürel farklılıklar yaratan bir olgusal süreçtir. Bu süreç doğrultusunda yeni yapılandırmalar, kaynak ve hedef ülkenin sosyal, kültürel, siyasal ve demografik düzleminde açığa çıkan farklılıkları belirginleştirmektedir. Bu kapsamda 2011 yılı itibariyle meydana gelen dünyanın en büyük krizlerinden biri olarak nitelendirilen Suriye’de açığa çıkan iç karışıklıklar, Türkiye’ye ilk olarak 252 kişinin gelmesinin ardından kısa zamanda kitlesel bir göç hareketine dönüşmüştür. Buna bağlı olarak Türkiye’nin göçmen politikasının değişmesi ve Suriyelilerin ülkede bulundukları konumun farklılaşması önemli bir biçimde yerel halkı etkilemektedir. Bu doğrultuda kamuoyunun sosyal etkileşim süreçlerinde kategorik karşılaştırmaların açığa çıkması, etnisite odaklı ön yargıların varlığı, Suriyeli vatandaşlar hakkında kalıp yargıların açığa çıkmasına sebebiyet vermiştir. Bu kapsamda bu çalışma, göç öncesi, göç süreci ve göç sonrasında yaşanan problemlerin farklı grup ve kurumlarda yarattığı etkilerin belirlenmesini ve toplumsal cinsiyet kalıpları dahilinde uyum dengesinin, kimlik ve aidiyet problemlerinin anlaşılmasını hedeflemektedir. Bu doğrultuda Marmara Üniversitesi Uluslararası Öğrenci Topluluğuna mensup olan sekiz Suriyeli kadınla nitel yönteme dayalı mülakat aracılığıyla saha çalışması gerçekleştirilmiştir. Elde edilen bulgular doğrultusunda Suriyeli kadınların savaş ve zorlu yaşam koşulları nedeniyle göç etmeye kalkıştıkları, göç sürecinde damgalamaların kaçınılmaz hale geldiği hem kendi ülkelerinde hem de Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini kültürel bir şekilde deneyimledikleri, buna bağlı olarak aidiyet algılarında değişim yaşandığı dikkat çekmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kadın Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 28 Haziran 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 7 Eylül 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.