Sivil toplum fikri, son 20 yılda özellikle birbirini izleyen demokratikleşme dalgalarıyla, başta Avrupa Birliği olmak üzere ve dünyanın hemen her tarafına yayılarak, siyasi ve kalkınma söyleminde ön plana çıkmıştır. Normatif anlamda, sivil toplum yaygın otoriter hükümeti sınırlayan bir halk hareketini güçlendirici, sosyal atomizasyon ve piyasa güçlerinin tedirgin edici etkilerini azaltarak, siyasi hesap verme ve hizmet kalitesinin iyileştirilmesi için çok önemli bir faktör olarak görülmektedir. Bu açıdan günümüzde sivil toplum örgütleri yerel yönetimlerde büyük bir öneme sahiptir.
Yerel yönetimlerde sivil toplum örgütlerinin işlevleri genel de hem katılımcı hem de destekleyici düzeyde rol oynamaktadır. Kalkınma çalışmaları literatüründe, yerel yönetime vatandaş katılımı ve STK'ların rolü hakkında bir tartışma yeni değildir. Bununla birlikte, vatandaşlar ve yerel devlet kurumları arasındaki yeni katılım biçimlerini açıklayan bir literatür azlığı vardır. Bu, vatandaşların seslerinin siyasal süreç içinde nasıl dile getirildiği ve temsil edildiği ile ilgili temel bir düşünmeyi içerir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | 2020/2 Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 2020 Sayı: 2 |