Roman Polanski’nin ApartmanÜçlemesi’nde kent hayatının bir sembolü olan apartmanlar, dışarısının tacizkar ve ihlalci yapılanmasının içeriye sızarak ruhsal aygıtı şekillendirmesine izin veren tekinsiz yapılar olarak ele alınmıştır. Milyonlarca Polonyalının vahşice öldürülmesine sebep olmuş Alman faşizminin ardından ülkeyi yarım asır uydu devlet olarak kullanan totaliter Sovyet rejiminin ve bu baskıcı rejimlerin kadınları ötekileştiren mekanizmalarınınetkisi, Polanski’nin Apartman Üçlemesi’nde açıkça görülmektedir. Üçlemede tüm bu baskı rejimlerinin gözetleme, dikizleme ve kontrol mekanizmaları, başta komşular olmak üzere tekinsizlik hissi yaratan “dışarısı” olarak ele alınmıştır.
Bu makalede, Apartman Üçlemesi’nin ilk filmi olan Tiksinti (1965), psikanaliz kuramındaki benzer psişik işleyiş mekanizmalarını irdelemek için kullanılan abject, tekinsiz ve deri-ben kavramları ile incelenmiştir. “Dışarısı”nın evin içine sızmasıyla karakterin ruhsal değişimine olan etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Sigmund Freud’un “tekinsiz” kavramı ile birlikte psikanaliz kuramını toplum, kültür ve dil ilişkisi bağlamında ele alan Jacques Lacan, Julia Kristeva, Didier Anzieu, Slavoj Žižek'in bedenin içerisi ve dışarısı ayrımının ben’lik oluşumuna etkisini açıkladığı kavramlar ile filmin okuması yapılmıştır.
Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |