Bu makale, şimdiye kadar Kieślowski’nin Trois Couleurs: Blue (1993) (Üç Renk: Mavi) eseri hakkında yapılan çalışmalarda, travmaya uğramış olan filmin
ana karakteri Julie’nin üzerine yapılan yoğun öznel odaklanmanın önemi üzerinde fazla durulmamasını tartışmaktadır. Ayrıca Kieślowski’nin filmdeki matem
betimlemesinin, ne rengin yapay kullanımı ile ne de Julie’nin en içsel kişiliğini bizimle paylaşılmasıyla ilgili olmadığı iddiasını taşımaktadır. Bu durum
film hakkında bilinen bir iddia olsa da, bu makalenin iddiayı daha ileriye taşıyarak yapmaya çalıştığı şey, Julie’nin yaşadıklarını, daha
ziyade renkser (kromatik) ve semiyotik bir dil deneyimi ve Deleuze ve
Guattari’nin bahsettiği anlamda ‘oluş’lar serisi bağlamında ele almaktır. Sonuç olarak, mavi rengin kullanımının sabit bir
anlamı olmadığı ve
filmin sembolik teması olan özgürlük ilkesinin daha çok film kahramanın kişisel yönleri ile
ilgili olduğu gösterilmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 5 Sayı: 9 |