Vehicle dependency is a great problem for city center, especially sustaining urban morphology and pedestrian accessibility. So, city centers should be handled with pedestrian-oriented transportation policies and to develop different tools for decreasing the pressure of vehicles. In this way, the most important tool is to support public transport systems for the accessible city center. Otherwise, some consequences cause difficulties for pedestrian accessibility and the effective use of public spaces. The city of Konya has experienced the problem of vehicle dependency from the 1960s. This problem has been tried to solve by different transportation policies and tools such as developing public transport systems, designing alternative roads around the city center, encouraging bicycle use and pedestrianization. However, in 2010, the road arrangement was contradictory with efforts to decrease vehicle dependency in the city center. The arrangement aiming to solve traffic congestion focused on improving the road infrastructure and linearizing the road form, which was previously safer for pedestrians. As a result, pedestrian and bicycle accidents are increased and occurring segregation between public spaces. Within the scope of the study, the transportation criteria that should be taken into consideration in the planning of the city centers have been put forward and then urban transport decisions affecting the Konya’s city center are explained in general items. The main subject of the study is an example of the problem of vehicle dependency in Konya city center. The study aims to examine the process of a road arrangement and to present the conflicts between urban transport decisions and road arrangement. The case study shows that despite the principles and planning decisions adopted by the institution, the political and bureaucratic structure can be effective in handling city center with the vehicle-oriented transportation approach.
Kent merkezleri üzerinde oluşan taşıt baskısının azaltılması hem yerleşme morfolojisinin korunması hem de yaya erişilebilirliğinin arttırılması adına önemlidir. Bu bağlamda, kent merkezlerinin yaya öncelikli ulaşım politikaları ile ele alınması, taşıt baskısını azaltacak düzenlemelerin yapılması ve kent merkezlerini toplu taşıma ile erişilebilir hale getirecek araçların geliştirilmesi gerekmektedir. Aksi halde yaya hareketini zorlaştıran ve kamusal alanların etkin biçimde kullanılmasını engelleyen sonuçlar ortaya çıkmaktadır ki bu sürdürülebilir ulaşım politikalarının özü ile çelişen bir durumdur. Türkiye’de ilk kent içi raylı sistem uygulamasının gerçekleştirildiği Konya kenti, geçmişte kent merkezinin taşıt öncelikli yaklaşımlarla ele alınması sorununu deneyimlemiş kentlerden biridir. Yavuz Taşçı-Haluk Berksan Planından (1966) itibaren üzerinde durulan bu sorun, toplu taşıma sistemlerinin geliştirilmesi, kent merkezi çevresinde alternatif yolların oluşturulması, bisiklet kullanımının yaygınlaştırılması ve yayalaştırma uygulamaları ile çözülmeye çalışılmıştır. Ancak 2010 yılında kentin simgesel açıdan en önemli noktalarından birinde yapılan yol düzenlemesi ile kent merkezinde taşıt baskısının azaltılmasına yönelik çabalarla ters düşülmüştür. Trafik sıkışıklığı gerekçe gösterilerek gerçekleştirilen düzenleme ile kısıtlı bir alandaki yol altyapısının iyileştirilmesine ve daha öncesinde yayalar açısından daha güvenli olan yol formunun doğrusallaştırılmasına odaklanılmıştır. Sürdürülebilir ulaşım politikaları çerçevesinde kent merkezinde taşıtlar için ayrılan alanların azaltılması ve taşıt trafiğini kısıtlayıcı önlemler alınması gerekirken taşıt trafiğinin rahatlatılmasını ve hızlandırılmasını amaçlayan düzenleme sonucunda yaya ve bisiklet kazalarında ciddi bir artış yaşanmış ve kamusal alanlar arasındaki ilişki zayıflatmıştır. Çalışmada öncelikle kent merkezlerinin planlamasında göz önünde bulundurulması gereken ulaşım ilkeleri ortaya konmuş, devamında Konya kent merkezini etkileyen ulaşım kararları genel çizgileriyle açıklanmıştır. Çalışma kapsamında üzerinde durulan ana konu, Konya kent merkezinde yapılan ve taşıt bağımlılığı sorununa örnek teşkil eden bir uygulamadır. Uygulama, kurumun benimsediği ilkeler ve planlama kararlarına rağmen, siyasal ve bürokratik yapının kent merkezinin taşıt odaklı ulaşım anlayışı ile ele alınmasında etkili olabileceğini göstermektedir. Bu çerçevede, kentsel ulaşım planlamasının çerçevesinin ve unsurlarının, imar planlarıyla bütünleştirilerek bağlayıcı hale getirilmesi, sürdürülebilir ulaşım politikalarının hayata geçirilmesi adına öncelikli konulardan biridir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kent ve Bölge Planlama |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2020 |
Gönderilme Tarihi | 15 Şubat 2020 |
Kabul Tarihi | 8 Kasım 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |