Teknolojinin hızla gelişmesine paralel olarak deneysel mimarlık üzerine yapılan çalışmalar mimarlıkta üretim şekillerinin çeşitlendirilmesinde önemli roller oynamaktadır. Üretim ve hizmet süreçlerinde robot kullanımı için artan talepler, deneysel mimarlık üzerine çalışan uzmanların dikkatini çekmektedir. Bu sayede insansız hava araçları da üretim süreçlerinde önemli bir özne haline gelmektedir. Bu çalışmanın amacı, insansız hava araçlarının rollerini mimarlık üretimine getirdiği yenilikçi çözümler üzerinden keşfetmeye dayanmaktadır. Araştırma oluşturulan kavramsal çerçeve paralelinde deneysel mimarlıkta insansız hava araçları ile üretime dair durum çalışmalarına odaklanmaktadır. Bu çalışmalara ait nesnel veriler SWOT analizi yöntemi ile sundukları güçlü yönler, zayıf yönler, fırsatlar ve tehditler üzerinden değerlendirilmektedir. Yapılan incelemeler neticesinde, durum çalışmaları içerisinde benzer teknoloji ile üretilmelerine rağmen farklı güçlü ve zayıf yönlerin ortaya çıktığı görülmektedir. Ancak, ortaya çıkan fırsatlar ve tehditlerin durum çalışmaları arasında benzerlikleri de söz konusudur. Seçili örnekler ile sınırlandırılan çalışma sonucunda, insansız hava araçları ile hibrit üretimin dünyada mevcut mimarlık anlayışlarını değiştirecek bir etkiye sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Current studies on experimental architecture play an important role in the diversification of production forms in architecture with the rapid growth of technology. Increasing demands for the use of robots in production and service processes attract the attention of experts working in experimental architecture. This study explores unmanned aerial vehicles’ roles through their innovative solutions to architectural production. This research focuses on case studies for the production of unmanned aerial vehicles in experimental architecture within the conceptual framework. The objective data of these studies are evaluated with the SWOT analysis method through their strengths, weaknesses, opportunities, and threats. As a result of the examinations, it is seen that different strengths and weaknesses have emerged in the case studies, although they are produced with similar technology. However, there are also similarities between case studies of emerging opportunities and threats Thus, it is understood that hybrid production with unmanned aerial vehicles, which is limited to selected examples, has an effect that will change the current understanding of architecture in the world.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Mimarlık |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 25 Haziran 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 25 Haziran 2023 |
Gönderilme Tarihi | 28 Aralık 2022 |
Kabul Tarihi | 26 Mart 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 6 Sayı: 1 |
Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.