Sosyolojide, hem araştırmacının hem de incelediği nesnenin
tarihsel ve kültürel varlıklar oluşu, nesnelliğin oldukça hayatî bir
yer işgal etmesine, metodolojik tartışmalarda önemli bir yer
tutmasına neden olmaktadır. Bu doğrultuda “subjektif yargıların
nasıl nesnel geçerlilik kazanabileceği” yolundaki soruya verilen
yanıt ekseninde, sosyolojide, farklı kamplar oluşmuş ve her bir
araştırmacı kendi paradigması çerçevesinde bu soruna çözüm
getirme amacında olmuştur. Sosyolojide, özellikle pozitivizm-
hermeneutik ikiliği ekseninde karşılık bulan ve sosyal dünyanın
incelenmesine ilişkin farklı anlamlandırma biçimleri sunan her iki
kamp, nesnelliği araştırma nesnesi ve yöntemiyle ilişkili olarak
farklı açılardan değerlendirmiştir. İncelememizde, her iki eğilimin
temel argümanları öne çıkan isimleri aracılığıyla ortaya konmuş ve
nesnellik algılarının hangisinin sosyolojinin doğasına uygun bir
uygulama olanağına sahip olabileceği tartışılmıştır. Bu uğurda, iki karşıt paradigma arasında bir köprü vazifesi gören Weber’in,
sosyolojideki nesnellik sorununa ilişkin çözümlemeleri ve ayırt
edici yönü tartışılarak, diğer çözüm önerilerinin aşamadığı
problemlerin üstesinden nasıl geldiği ve daha güçlü yönlerinin
neler olduğu gösterilmek istenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyolojik Metodoloji ve Araştırma Yöntemleri |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 2 Ocak 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 |