As an identity, orphanhood is constructed by social institutions mainly through the means of stigmatization and marginalization. Although orphanhood is defined as lack of a mother and a father, it is generally related with lack of a father out of a social misinterpretation. Simultaneously it is important that lacking a father refers to being uncontrolled by a man. This study will focus on such “absence” and “lacking.” As a phenomenon that can be discerned in the social sciences literature and can happen to every individual regardless of age, is divided into two as early and late period. Experiencing orphanhood in an early period causes significant problems in reproducing the state of being orphan. In this early period, the social institutions, especially the institutions of education have a considerable role in the perception of orphanhood as a “problem”. There are charity events held in certain periods in schools. Through such events, the infrastructural power of the state whose main aim is to “pity” and “protect” orphans is reproduced. Having such a concern and perspective, this study focuses on the experiences of five different people who are stigmatized as “orphan” Data derived from in-depth interviewees wherein open ended questions are used has been analyzed through a discourse/descriptive/content analysis. This study ends with how concepts of stigmatization used by Erving Goffman and infrastructural-despotic power developed by Michael Mann is operated through orphanhood.
The Infrastructural-Despotic Power Stigmatization State Other Orphan Orphanhood
Bir kimlik olarak yetimlik; damgalanma ve ötekileştirilme aracılığıyla toplumsal kurumlar tarafından inşa edilmektedir. Yetimlik, annesiz veya babasız olma durumu şeklinde tanımlanırken, toplumsal bir yanılgı olarak sadece babasız olmak durumuyla özdeş tutulmaktadır. Aynı zamanda babasız olmanın bir erkeğin mülkiyetinde olmamak olarak algılanması önem arz etmektedir. Çalışmanın hareket noktası tam da bu ‘olmayan’ ya da ‘eksiklik’ halidir. Sosyal bilimler literatüründe rastlanılan ve her yaş aralığında karşılaşılabilecek bir olgu olarak yetimlik erken ve geç dönem olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Erken dönemlerde yetimlikle tanışmak, yetimlik halinin yeniden üretiminde önemli problemlerin ortaya çıkmasına sebebiyet vermektedir. Erken dönemlerde toplumsal kurumlar özellikle eğitim kurumları yetimlik halinin problem olarak kodlanmasında önemli ölçüde rol oynamaktadır. Örgün eğitim kurumu olan okullarda düzenlenen özel günler ve haftalar gibi belirli dönemlerde yardım faaliyetleri düzenlenmektedir. Yürütülen bu çalışmalarla “acıma”yı ve “koruyup kollama”yı kendisine şiar edinmiş devletin altyapısal iktidarı yeniden üretilmektedir. Bu çalışma da söz konusu durum üzerine bir düşünme biçimi geliştirmek amacıyla, ‘yetim’ olarak yaftalanan beş kişi ile derinlemesine görüşmeler yaparak durumun öznesi olan kişilerin deneyimlerine odaklanmıştır. Açık uçlu sorulara yer verilen derinlemesine görüşmelerden elde edilen veriler söylem/betimsel/içerik analizi ortaya konmuştur. Çalışma, Erving Goffman’ın Damga kavramsallaştırması ve Michael Mann’ın altyapısal-müstebit iktidar tahayyüllerinin yetimlik üzerinden nasıl işlediğini ortaya koymasıyla sonuçlandırılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyoloji |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Kasım 2019 |
Gönderilme Tarihi | 12 Eylül 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 40 |
Sosyoloji Dergisi, Journal of Sociology, SD, JOS