İslam bilginlerinin kendi aralarında ihtilafa düşmeleri, doğruyu arama çabasının bir
tecellisidir. Fıkhî problemler etrafındaki görüş ayrılıkları, bazen müctehidlerin bilimsel
donanımıyla, bazen de dinî metinlerin tabiatıyla ilgilidir. Öte yandan bu olgu, İslam’ın
düşünce özgürlüğüne verdiği değerin bir göstergesidir. Söz konusu ihtilaflardan yararlanma
ise, farklı görüşlerin içinden hoşa gideni seçmeye değil, isabetli olanı tercih
etmeye dayanmalıdır. Dolayısıyla aykırı yorumlarla karşılaşan kişi, seçimini delillerin
gösterdiği yönde kullanmalıdır. Elbette böyle bir yetki, ilgili delilleri değerlendirecek potansiyele
sahip kişiler içindir. Dinî metinleri değerlendirecek kadar bilimsel yeterliliğe
sahip olmayanlar ise, güvenilir bir âlimi ya da belirli bir mezhebi iltizam etmelidir. Fıkıh
bilginlerinin görüşlerinden gerçek anlamda faydalanmak, aynı zamanda onların şahsına
ve yaptıkları işe saygı duymaktan geçer. Ne var ki, bu saygı, samimi diyalogun düşmanı
olan dinsel bağnazlığa ve mezhepsel fanatikliğe götürmemelidir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Ağustos 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Sayı: 71 |