Kur’an’da neshin mevcut olup olmadığı meselesi âlimler arasında tartışılan konulardandır. Tartışma, bu konuda açık ve kesin delillerin olmayışından kaynaklanmaktadır.
Nesih, bir nassın hükmünü daha sonra gelen bir nass ile kaldırma veya bir hükmün şer‘î bir delille kaldırılması olduğuna göre, nesih konusu tefsir usulünü alakadar ettiği kadar
fıkıh usulünü ve fıkhı da alakadar etmektedir. Hatta neshin konusu, şer‘î hükümler olduğuna göre neshin en çok fıkıhla ilgili bir mesele olduğu söylenebilir. Nitekim usulcüler genel olarak- neshi, şer‘î bir hükmün daha sonra gelen şer‘î bir hükümle ilgası, yürürlükten kaldırılması olarak tanımlamışlardır. Buna göre önceki şer’î bir hükmü ilga eden,
yürürlükten kaldıran yeni hükme nâsih, ilga edilen önceki hükme mensûh, bu olaya da nesih denilmektedir.
İlk zamanlarda nesih kelimesi tahsîsi, takyidi ve istisnayı içerecek şekilde geniş kapsamlı bir şekilde düşünülmüştür. Ancak İmam Şâfiî’den itibaren neshin terimsel bir hüviyet kazandığı belirtilmektedir. Nâsih ve mensûh konusu ilk dönemlerden itibaren inceleme konusu yapılmıştır. Klasik dönem fukahâsının fıkha ilişkin yazdıkları eserlerde neshin bir
olgu olarak yer aldığı görülmektedir. Özellikle dört mezhep fakihlerinin tamamı, neshi prensip olarak kabul ettiği gibi fıkhî meselelerin çözümünde de bu prensip doğrultusunda hareket etmiştir. Klasik dönem fıkıh eserlerinde mensûh kabul edilen ayetlerin bir kısmında ihtilaf bulunmakla birlikte diğer bir kısmında ittifak vardır. Bu takdirde nesih
teorisinin dört mezhep fakihleri tarafından kabul edildiği söylenebilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Sayı: 72 |