Bediüzzaman Said Nursi Kürdlerin geri kalmışlığının Osmanlı ve İslam Birliği aleyhinde kullanılma tehlikesine karşı Medresetüzzehra adında Arapça, Kürtçe ve Türkçe
dillerinde fen ve din ilimlerinin okutulduğu uluslararası bir üniversite tasavvur etmiştir. Eski Said tabir edilen bu dönemde, meşrutiyetle İslam dünyasının esaretten kurtulacağına inanmıştır. Birinci Dünya Savaşı sonlarında Kürdistan tabir edilen Kürdlerin ağırlıklı yaşadığı bölgede Ermeni ve Kürtlerin himayesinde muhtariyet projesine şiddetle karşı çıkmıştır. Muhtariyetin ırkçılık saikıyla istila ve bağımsızlığa yol açacağına ve Kürdlerin bu süreçte maşa olarak kullanılacağına işaret etmiştir. Hilafetin bayraktarı Osmanlılar sayesinde Kürdlerin saadetinin mümkün olduğuna dikkat çekmiştir. Milli Mücadeleyi desteklemekle birlikte laik bir devletin kurulacağını anlayınca fitneye sebep olmamak için siyasetten çekilmiştir. Yeni Said dediği bu dönemde yıllarca siyasetten uzak kalmıştır. Sürgünlere, hapishanalere rağmen vatan ve milletin birliği için her türlü baskıya sabretmiştir. Üçüncü Said denilebilecek Çok Partili dönemde vatan, millet ve İslamiyet noktasında müsbet siyaseti bir araç olarak değerlendirmiştir. Medresettüzzehra, İttihad-ı İslam, Irkçılık tehlikesi, ahkâm ve şeair-i İslam’ın ihyası, Ayasofya’nın açılması, Risalelerin Diyanetce neşri için siyasetçilerle temasa geçmiştir. Özetle bu çalışmada FETÖ darbe girişimiyle din ve siyaset ilişkisinin daha hassas olduğu bir dönemde Nursi’nin siyaset kavramına, müsbet ve menfi din siyaset ilişkisine yaklaşımı üzerinde durulacaktır. Hayatı siyasetle ilişkisinden hareketle Üç Said şeklinde bütüncül ve karşılaştırmalı bir şekilde ele alınacaktır.
Din Siyaset Müsbet Hareket İttihad-ı İslam Kürdler Milliyetçilik
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Eylül 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 74 |