İslam düşüncesinde alimler, zahiri mana ile yetinme veya onun tevil edilmesi meselesinde ittifak edememişlerdir. Te’vilinin tezahür ettiği alanlardan birisi de işari tefsir
sahasıdır. Bu yüzden ulema, işari tefsir yapmanın üzerinde durmuş ve onun şartlarını belirlemiştir. Bununla birlikte bazı mutasavvıflar ve müfessirler, Kur’ân-ı Kerîm’in ayetlerinde aşırı işari teviller yapmışlardır. Bu yüzden bazı âlimler, bu tevillerde yanlışa düşmemek ve doğrusunu doğrusunu ortaya koymak maksadıyla reddiye kitap ve risaleler
yazmışlardır. Bahse konu çalışmalardan birisi de Nur suresinin otuz beşinci ayetinde yer alan “Allah’ın yer ve göklerin nuru” olduğu ibaresidir. Bazı mutasavvıflar bu ayeti, hakiki manada tevil etmiştir. Davud el-Kârisî ise bu yaklaşımı kabul etmemiş ve onları tenkit etmek üzere Risaletü’n-Nûriyye ve’l-Mişkâti’l-Kudsiyye isimli eserini telif etmiştir. Biz
bu çalışmamızda, onun bu mahtut risalesini tahkik edecek ve kısaca değerlendirmeye tabi tutacağız. Kârisî’nin anılan risalesinin tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi Hacı
Mahmud Efendi koleksiyonunda 06383 numarada kayıtlıdır. Biz de çalışmamızda, on varaktan oluşan bu tek mahtut nüshasını esas alacağız. Çalışmamız evvela yazarın hayatını
ve eserlerini tanıtacağız. Devamında, risalenin ismine, nüshanın tanıtımına, telif maksadına, muhtevasına, müellifin tefsirdeki metoduna ve tefsir kaynaklarına kısaca işaret edeceğiz. Tahkik metodumuzu belirttikten sonra risalenin tahkikini yapacak ve kısa bir değerlendirme ile çalışmamızı tamamlayacağız. Bazı araştırmacıların Kârisî’nin diğer
eserleri hakkındaki mülahazalarını, müellifi çok yönlü tanıma maksadıyla zikredeceğiz. Anılan bu çalışmadaki hedefimiz, bir risale çerçevesinde ulemanın tefsir ve tevil yaklaşımını çağımıza taşımaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Eylül 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 74 |