Yüce Allah Hz. Peygamber’e Kur’ân’ı indirmiş, sonra da ona karşı yapması gereken bir takım görevler yüklemiştir. Bu görevlerin başında, Kur’ân’ı insanlara tebliğ etmesi ve
ihtiva ettiği hükümleri beyan etmesi yer almaktadır. Çünkü onun tebliği olmadan Allah’ın mesajının insanlara ulaşması mümkün olmadığı gibi, beyanı olmadan da bu mesajın ihtiva ettiği birçok hükmün nasıl uygulanacağının bilinmesi mümkün değildir. Bu çalışmada Kur’ân’da namazı emreden âyetlerle namazın kılınış şekli ile ilgili bilgi veren âyetler
incelenmiştir. Bununla Sünnet’in beyanı olmadan sadece namaz âyetleriyle yetinilmesi durumunda bu ibadetin tam olarak ifa edilip edilemeyeceği sorusuna cevap aranmıştır.
Namaz ibadeti diğer ibadetlere oranla hem Kur’ân’da daha fazla zikredildiğinden hem de Müslümanların günlük hayatında daha yaygın bir şekilde yer aldığından çalışma konusu olarak özellikle namaz âyetleri seçilmiştir. Çalışmada önce namazın kılınış şekli ile ilgili bilginin sınırı ve çerçevesi ortaya konmuş, sonra fıkıh mezheplerince ittifak edilen
namaz şeklinin ne olduğu tespit edilmiş, daha sonra namazın Kur’ân’da belirtilen şekli ile fıkıh mezheplerinin ittifak ettiği şekli karşılaştırılarak aradaki fark tespit edilmeye
çalışılmıştır. Böylece Kur’ân’da yer almayıp fıkıh mezheplerince namazın bir parçası olduğunda ittifak edilen kısım ortaya konmuştur. Daha sonra da bu kısmın nereden geldiği sorusuna cevap aranmıştır. Yapılan araştırma neticesinde bu kısmın Sünnet’in beyanı ile sabit olduğu anlaşılmıştır. Bu çalışmayla namaz âyetleri örneği üzerinden, Kur’ân’ın
anlaşılmasında Sünnet’in gerekli olduğu sonucuna varılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 76 |