Klasik Türk Edebiyatında şiir düzyazıdan daha önemli bir konuma yerleştirilmiştir. Şiirler içerisinde de edebî değeri yüksek olan şiirlerin bir araya getirildiği divanlar, uzun bir şiir olan mesnevilerden daha önde tutulmuştur. Bu sebeple edebiyat tarihçileri tarafından edebiyatımızın bu dönemi Divan Edebiyatı olarak adlandırılmıştır. Aslı Farsça olan divan kelimesi, edebî terim olarak seçme şiirlerin bir düzen içerisinde temize çekilmesiyle oluşan eserin adıdır. Divan, bizzat şairi tarafından tertip edilebileceği gibi edebî zevke sahip başkaları tarafından da oluşturulabilmektedir. Genellikle bir şair bir divan tertip ederken çok yazan bazı şairler birden fazla divan oluşturmuşlardır. Az yazanlar ise şiirlerini topladıkları küçük hacimli eserlere divançe demişlerdir. Bu makalede; kitap ya da tez olarak yayımlanan divanlar isimlendirilmeleri bakımından incelenmiş,yaygın adlandırmadan faklı olarak özel isim taşıyan divanlar da tespit edilmiştir. Birinci bölümde divan kelimesinin şairin mahlası, adı, babasının adı vd. kelimelerle terkip hâlinde kullanılarak isimlendirilmeleri incelenmiştir. İkinci bölümde ise Ali Şîr Nevâyî divanlarında görüldüğü üzere; içerisinde divan kelimesi geçmeyen, özel bir ismi olan divanlara dikkat çekilmiştir. Özel isim vermenin belli bir döneme has olmadığı, hemen her asırda görüldüğü tespit edilmiştir. Divanına özel isim veren şairlerin biyografilerine, divanlarının şekil ve içerik özelliklerine değinilmeyerek kaynakçaya atıf yapılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Mayıs 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Sayı: 59 |