Makalede, Foucault’nun bedene bakışı ve bedenin siyasal iktidarın vazgeçilmez bir
unsuru olarak ortaya çıkışı incelenecektir. Dolayısıyla disiplinci ve düzenleyici iktidar
dönemlerinde bedenin nasıl nesneleştirildiği ele alınacaktır. Düzenleyici iktidar bağlamında
bedenin hapishanesi olan ruhun, iktidar ve bedenle ilgili hangi temel dinamiklere
karşılık geldiği gösterilmeye çalışılacaktır. Her iki dönemde de iktidarın bedeni kendisine
mekân olarak seçtiği görülür. Beden, toplumun bedenini temsil eder ve öyle işlev görür.
Çalışmada ayrıca disiplinci iktidar sonrası düzenleyici iktidar anlayışında ruhun, bedene
etki eden, şekillendiren, değiştiren, dönüştüren bir unsur olarak ele geçirilmesi incelenecektir.
Nihayetinde ise bu çabanın yeni iktidar dinamiklerini üretmekle sonuçlanması
nedeniyle, iktidarın beden olarak algıladığı birey ve suçlularda hiçbir değişim, dönüşüm
ve iyileşmeye olanak tanımayışı eleştirel bağlamda gösterilmeye çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ekim 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Sayı: 64 |