Aşağılık duygusu, karşılaştığı bir sorunu çözecek yeterlilikte olduğuna inanmayan bir insanın yaşadığı karmaşadır. Birey kullandığı dilin yeterli mi, yoksa yetersiz mi olduğunu toplumdan hareketle değerlendirir. Yetersiz dil algısıyla birlikte yabancı sözcük ve yabancı dil kurallarının kullanımına daha fazla yer verilebilir. Eğer iletişim ortamında kullandığı dil işe yaramışsa birey onun doğru ya da yanlışlığını kontrol etmeden bir kabullenmişlik içerisine girebilir. Bu kabullenmişliklerin artmasıyla ana dili, yabancı bir dilin kurallarıyla boğulmaya başlar. Böyle bir dile ana dili demek, dilde özentiden ve benliğin güçsüz görülmesinden kaynaklanan bir aşağılanma duygusunun meydana geldiğini görmezden gelmek demektir. Türkçe, konuşulduğu coğrafyalar göz önünde bulundurulduğunda, pek çok dille etkileşim kurmuş ve yeni unsurları bünyesine katmış bir dildir. Bu bakımdan bu çalışmanın amacı, Türkçeye giren yabancı kelimelerin doğrudan kullanılmasında veya kavram ve terimler için yeni üretilen Türkçe karşılıkların tercih edilmemesinde aşağılık duygusunun dil kullanıcılarının dil davranışlarına yansıyıp yansımadığını ve aşağılık duygusunun hangi hâllerde ortaya çıkmış olabileceğini betimlemeye çalışmaktır. Çalışmada Alfred Adler’in aşağılık kompleksi ilkelerinden yararlanılarak, bu kompleksin dildeki yansıma alanları ele alınmaya çalışılmıştır. Türkçesi yerine yabancı dildeki kelimelerin kullanımından dolayı umutsuzluk, olumsuz yaşam deneyimleri, benliğin güçsüz görülmesi, değersizlik, işlevsizlik ve özenti gibi durumların Türkçe dil kullanımında aşağılık duygusunu nasıl inşa etmiş olacağı üzerinde durulmuştur. Çalışmada, etkileşimsiz nitel araştırma deseni kullanılmıştır. Veriler günlük dildeki örneklerden seçilmiş ve betimlenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mart 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 85 |