Mevlânâ, daha ziyade tasavvuf ve edebiyatta öne çıksa da felsefe ve kelam sahasında görüşleri araştırmaya konu edinmesi gereken önemli bir şahsiyettir. Mevlânâ’nın nübüvvet ile velâyet konusundaki görüşleri hem onun din anlayışına hem de tasavvuf konusundaki yaklaşımlarına ışık tutmaktadır. Mevlânâ’nın nübüvvet ve velâyet anlayışının kelamdaki genel nübüvvet/velâyet anlayışıyla ortak ve farklı yönlerini göstermek önemlidir. Bilginin temel kaynaklarından olan vahiy, İslam dininin temel dayanağını oluşturmaktadır. Buna karşın Sûfî literatürde vahyin yanında ilham da güvenilir bir bilgi kaynağı olarak kabul edilmektedir. Mevlânâ’nın düşüncesinde bir lütuf olarak ilahi vahyin peygamber aracılığıyla gönderilmesi mümkündür. Elçilerin doğruluklarının delili getirdiği haberlerin niteliği ve ellerinde gerçekleşen mucizelerdir. Veliler ise hak yolunun salikleri olarak keramet ve ilham yoluyla Allah’ın kelamını insanlara ulaştırmaktadır. Hakikate akıl ile değil nebi ve velilerin aşk yoluyla varılır. Vahiy ile ilham, nebi ile veli ve mucize ile keramet arasında kurulan ilişkilendirmeler, velâyetin nübüvvet kapsamında değerlendirilmesine imkân vermektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Nisan 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Sayı: 66 |