Bu çalışmada, İslam felsefesinin klasik döneminin parlak ismi olan İbn Sina ile Batı felsefesinin modern döneminin kurucu ismi sayılan Descartes’ın insan zihninin kendine dair idrakini nasıl ele aldıkları tartışılmaktadır. Felsefe tarihinin kilometre taşı niteliğindeki bu iki filozofunun da probleme yaklaşımları birbirlerini hatırlatmaktadır. Bu anlamda her iki filozofun da ruhu ayrı bir cevher olarak değerlendirdikleri ve saf bir bilinçle ruhun varlığının ispatını öne çıkardıkları görülmektedir. Descartes’dan yüzyıllar önce düşünce tarihi sahnesinde varlık göstermiş olan İbn Sina, insan ruhunun temel niteliği olarak rasyonel soyutlama yeteneğini öne çıkartmaktadır. Aynı şekilde Descartes da insan benliğiyle özdeş saydığı düşünceyi, insanın ayırt edici özelliği olarak tayin etmektedir. Böylelikle her iki filozof da, saf bir bilinçle ruhun varlığına dair ispatın imkânını öne çıkartmışlardır. Bu çalışma, her iki filozofun probleme yaklaşımındaki benzerlikleri gündemine almaktadır.
İbn Sînâ Descartes Ruh Zihin Ruh- Beden Dualizmi Öz Bilinç Ben İdraki.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Nisan 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Sayı: 66 |