Öz
Türkiye coğrafi konumu nedeniyle Doğudan Batıya olan göçün güzergahı üzerinde bulunmaktadır. Bu nedenle de tarihin çeşitli zamanlarında göç akınlarına maruz kalmış ve kalmaya da devam etmektedir. Göçün sürekliliği ve evrenselliği ayrıca Türkiye’nin coğrafi konumu konunun yasal düzlemde ve ayrıntılı olarak ele alınmasını gerekli kılmaktadır. Türkiye ilk göç akınını Yunanistan’la olan mübadele anlaşması sonrasında almıştır ve göç politikalarına ilişkin ilk mevzuat 1926 yılında düzenlenmiş ve yıllar içerisinde genişletilmiştir. Ancak göçün sürekliliği daha kapsamlı yasaların çıkarılmasını gerekli kılmıştır. Türkiye’nin Cenevre Anlaşması’nı imzalarken coğrafi sınırlama koyması uluslararası anlamda terim farklılıklarına neden olmuştur. 2005 yılında başlayan AB uyum süreci çerçevesinde dağınık halde bulunan mevzuatın toplanması ve sınır güvenliğinin sağlanması için çalışmalar başlamıştır. 2013 yılında Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun çıkarılmasına kadar Türkiye’nin göç politikaları kısaca dağınık ve yetersiz kalmıştır.
Bu çalışma, 2011’den sonra Ortadoğu’da başlayan ayaklanmaların Suriye’de yarattığı siyasi kaosun Türkiye’de yasal anlamda neleri değiştirdiği üzerinedir. Bu çalışmada Türkiye’nin göç politikaları konusundaki geçmiş ve güncel mevzuatlar incelenecek ve Türkiye’nin karşılaştığı en büyük kitlesel göç karşısında hukukun ne denli yeterli kaldığı ve AB yolundaki Türkiye’nin göç politikalarının ne denli ihtiyaçları karşıladığı tartışılacaktır.