There are a great number of imarets built since the
beginning of the Ottoman architecture well into the early 20th
century. However, most of these structures have not survived till present.
These structures, none of which have been constructed in isolation but included
in a complex program, have been an important part of the ottoman colonization
and settlement policies. During the classical period however, it is possible to
come across imarets foremost in the city complex of Istanbul as well as at
halting places on trade routes and the pilgrimage route.
In this study, the aim is to take up the imarets in
Anatolia as a whole and to generate a typology from layout schemes. In this
context, an initial archive study has been conducted, whereby 29 surviving
imarets have been determined. It is presented the plans and architectural
features of each Imarets alongside comparisons with similar type buildings
inside and outside of Anatolia
Osmanlı
mimarisinin başlangıcından XX. yüzyıl başlarına kadar geçen süre içerisinde
inşa edilen imaretlerin sayısı oldukça fazladır. Ancak bir çoğu günümüze
ulaşamamıştır. Hiçbiri tek başına inşa edilmeyip bir külliye programı dahilinde
yer alan bu yapılar, Osmanlı’nın kolonizasyon ve yerleşim politikalarının
önemli bir parçası olmuştur. Klasik dönemde ise başta İstanbul olmak üzere
şehir külliyeleri ile hac ve ticaret yolları üzerindeki menzil külliyelerinde
imaretlere rastlamak mümkündür. Bu çalışmada, Anadolu'daki imaretlerin bir
bütün olarak ele alınması ve plan şemalarından yola çıkılarak bir tipoloji
oluşturulması hedeflenmiştir. Bu bağlamda öncelikle arşiv çalışmaları yapılmış
ve günümüze ulaşabilen 29 imaret tespit edilmiştir. Tek tek ele alınan yapılar
plan ve mimari özellikleri ile Anadolu’da ve Anadolu dışındaki benzer
imaretlerle karşılaştırmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | ARAŞTIRMA |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Mart 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 |