Felsefe, varlık, bilgi ve değerler hakkında toplu bir görüş, bütünlüklü bir bilgi elde etme amacını güder. Felsefe, belli bir dilin içinde gelişir. Dil ile bütünleşmiş bulunan kavramsal örgü felsefenin bizzat kendisini oluşturur. Felsefi etkinlik bir kültür bütünlüğünde ve o kültürün diliyle hayat bulur. Bu durumda kültürel ana dili ve onun sağlayacağı imkanları temele almak, ancak geçmişten günümüze Türkçe’nin etkileşim halinde olduğu ve felsefi düşünce bakımından verimli bir atmosfer oluşturan klasik dillerin ve Batı dillerinin farklı anlam zenginliklerinden de çeviriler yoluyla yararlanmak gerekir. Zira kültürler arası etkileşimi sağlayan en önemli araç çeviridir. Tanzimat Döneminde Batılılaşma hareketleriyle doğrudan ilintili olan çeviri faaliyetleriyle birlikte kültür dünyamıza yeni kavram ve düşünceler de girmeye başlamıştır. Batıdan gelen yeni terimlerin dilimize olduğu gibi yerleşmesi tehlikesi, zaman içinde felsefe dilimizin tutarlı bir biçimde oluşturulması ve geliştirilmesi zaruretini doğurmuştur.Bu doğrultuda biz çalışmamızda ülkemizde felsefe dilinin gelişimine değinerek, 1940’lı yıllara değin yapılan çeviri faaliyetlerine genel olarak bakacağız
Felsefe felsefe dili çeviri Türk Dili Tetkik Cemiyeti Tercüme Bürosu
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mayıs 2009 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2009 Cilt: 2009 Sayı: 20 |
Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi