Düşünen bir kafaya sahip ve içinde bulunduğu toplumun sıkıntılarına çare bulup bu ıstırapları dindirmeyi kendine dert edinen bir aydın olan Mehmet Âkif Ersoy , tüm şiirlerini, milletine karşı duyduğu “sorumluluk hissi”yle ve en önemli sermayesi diyebileceğimiz “samimiyet”iyle yazar. “Hasta adam” diye nitelenen Osmanlı Devleti’nin, yıllarca bitmek tükenmek bilmeyen savaşlarla yorulduğu ve Balkan Savaşları ile I. Dünya Savaşı’na girdiği yıllarda bitkin, kırgın ve tükenmiş olan halk sefalet içinde yüzerken, doğal olarak siyasiler de dâhil olmak üzere tüm milleti, koyu bir ümitsizlik kaplamıştır. Bu ümitsizlikten ara sıra kendisi de nasibini alan Mehmet Âkif, bu sırada topluma hep ümit aşılamaya çalışan bir insan olarak karşımıza çıkmıştır. Bunu yaparken de öncelikle “insan iradesi”ni esas alarak “çalışma”nın gerekliliğini vurgulayıp azim, tevekkül ve Allah’a iman gibi ümitsizliğe çare olacak hususlara insanımızın dikkatini çeker. Biz de bu bildirimizde, şirk ve küfür ile denk tuttuğu ve toplumların ölümüne sebep olarak gösterdiği yeis bataklığını kurutmak ve bu “mel’un illet”ten kurtulmak için Âkif’in ne gibi çözüm önerileri sunduğunu irdelemeye çalışacağız
Mehmet Âkif Ersoy Safahat ümitsizlik (yeis) karamsarlık iman azim sa’y (çalışma)
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mayıs 2009 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2009 Cilt: 2009 Sayı: 20 |
Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi