Batı tiyatrosunun tarihi boyunca sahnedışı kimi zaman içselleştirilerek ve
sahnenin eklentisi olarak kimi zaman da sorunsallaştırılarak ve sahneyi
yapısöküme uğratacak uygulamalarla kullanımda olmuştur. Bu yazı sahnedışını
bir yok-alan olarak kabul ederek kuramsal bir çerçeve kurmaya
çalışmakta, özellikle Beckett’in oyunlarından yola çıkarak sahnedışının
temsilini bilinçdışının ve geçmişin temsili olarak okumaktadır. Bunu
yaparken de Bergson’un Hiçliğin Temsili düşüncesinden ve Maurice
Blanchot’nun Orpheus ve Eurydike mitosunu yeniden okuyuşundan yararlanmaktadır
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2004 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2005 Cilt: 20 Sayı: 20 |