Allah’ın dinini yaşamak, yaymak ve yüceltmek için ilk nesil Müslümanların kendi yurtlarını terk edip başka yerlere göç etmelerinin adı olan hicret, İslam’da son derece önemli bir olaydır.
Müslümanın inancı uğruna öz yurdunu, malını terk etmesinin kolay olmaması işin olayın önemini arttırmaktadır. Peygamberlik tarihinde de var olan bir olgudur. Birçok peygamber Allah’ın emriyle farklı beldelere hicret etmişlerdir. Hz. Muhammed (s.a.v.) de hicret emrini alan peygamberlerden biridir. Bu emir inanların maddi manevi sıkıntıda oldukları bir zamanda gelmiştir. Müslümanların Tevhit inancına olan bağlılıkları müşriklerin öfkesine ve kinine neden olmuş; Müslümanlara her türlü işkence ve zulmü reva görmüşlerdir. Sıkıntıların çekilmez bir hal aldığı dönem de ilk olarak Habeşistan’a hicret emri gelmiştir. Habeşistan’ın Mekke’ye olan uzaklığı ve din merkezi olma özelliğini taşımamasından dolayı oraya hicret
devamlı olmamıştır. Yapılan zulmün ve işkencelerin devam etmesi ikinci ve büyük hicrete sebep olmuştur. Orası da Medine şehri idi. Hicret emri gelince gizliden gizliye Medine yolunu tutanlar olduğu gibi hicret etmeyenler de mevcut idi. Hâlbuki hicret Müslümanlar için bir kurtuluş yolu ve İslam davasının yayılması ve yer bulması için hicret bir dönüm noktasıydı.
İslam davasının fazla engelle karşılaşmadan birçok kimseye ulaştırılması için bir milattı. Hicret, dinin rahatça yaşamanın, Müslümanım demenin adıydı; Küfür diyarını terk etmekti.
İslam davasının sancağını yükseltmek adına büyük bir adım olan hicreti, hicret edenleri
anlama ve anlamlandırma adına Kur’ân-ı Kerîm’de geçen ayetlere bakmak en güzel metottur.
Hicret edenler ile hicret etmeyenlerin durumunu bize en iyi Kur’ân-ı Kerîm açıklar ve aktarır. Biz de çalışmamızda gerek modern gerek klasik kaynaklara ulaşarak ayetlerle ilgili yorumlara varsa ayetlerin iniş sebeplerine yer verdik. Öncesin de ise konuyu bütünüyle kavrama açısından hicret kavramını etimolojik tahliline, sözlük ve terim anlamlarına yer verdikten sonra kısaca peygamberlik tarihindeki hicrete kısaca değindik. Hz. Peygamber döneminde yaşanmış olan hicret olayını genel çerçevede asli kaynaklara ulaşarak sunmaya çalıştık. Kur’ân-ı Kerîm’ de hicret edenlerin durumunu, faziletini anlatan birçok ayet mevcuttur. Bu ayetler muhtelif sûrelerde yer almıştır. Bu ayetlerin biri hariç kalan hepsi Medine’ye hicret
edenlerle ve onlara yardım eden Medine halkı ilgilidir. Nahl sûresinin yüz onuncu ayetinin Medine’ye hicret edenlerin kast edildiği söylenmiş olsa da Habeşistan’a hicret edenlerle ilgili
olduğuna dair bir görüşte mevcuttur. Kur’ân-ı Kerîm’in hicret konusunda değindiği önemli bir hususta muhacirlerin Ensar ile olan kardeşliği ve birbirlerine olan fedakârlıklardır. Ensar, Allah’ın kalplerine koymuş olduğu sevgi ve merhametle muhacirlere kanat gererek onları kendi nefislerine tercih etmişlerdir. Kur’ân-ı Kerîm’de, hicret ile ilgili ayetlere genel çerçevede baktığımızda hicret etmeyenin yerinin cehennem olduğuna dair bir ayet mevcutken geçte olsa hicret eden kişinin Allah’ın affedip bağışlayacağına dair ayet vardır. Mazeretlerinden ötürü hicret edemeyenlerin de affedilip bağışlanacağına dair ayet vardır. Kur’ân-ı Kerîm’de ki ayetlerde hicret edenlerin amellerinin zayi olmayacağı, günahlarının örtüleceğine ve cennete gireceklerine dair birçok ayet vardır. Bu izahlar, mükerrer bir şekilde Kur’ân-ı Kerîm yer almıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tefsir |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 2 Sayı: 1 |