Tarihi, siyasi, kültürel ve ekonomik olarak çok geniş bir yelpazede ve değişken bir ilişkiler ağına sahip olan Türkiye ve İran arasındaki münasebetler, dönemden döneme farklı niteliklere bürünse de öneminden bir şey kaybetmemektedir. Söz konusu iki ülkenin çok uzun bir komşuluk geçmişine sahip olması ve yine iki bölgenin tarihsel süreçteki etkileşiminin fazlalığına karşın iki ülkenin tarihi münasebetlerini ele alan çalışmalar nicelik açısından henüz olması gereken seviyede değildir. Bu konuyla ilgili özellikle Türkiye’de yapılan çalışmalara bakıldığında genellikle bu ülkenin arşiv kaynakları ile Batılı literatürün ağırlıkta olduğu ve İran arşivlerinden beklenildiği ölçüde istifade edilmediği/edilemediği göze çarpmaktadır. Aynı durum tersi yönde İran’da yapılan çalışmalarda da bir problem olarak kendini göstermektedir. Özellikle İran arşivlerinin nitelik ve nicelik yönünden Türkiye arşivlerinden daha geri bir durumda oluşu da iki ülke ilişkilerini merkeze alan araştırmaların belirli konulara hasredilmekle iktifa edilmelerine yol açmıştır. Yine söz konusu literatüre eklemlenen bazı yazarların ideolojik kaygı ve güdülerle çalışmalarını kaleme almaları da iki ülke ilişkilerinin mahiyetine dair bazı peşin hükümler ile kısır döngülerin sürekli bir biçimde kendilerini yeniden üretmeleri sonucunu doğurmuştur.
Tarihi, siyasi, kültürel ve ekonomik olarak çok geniş bir yelpazede ve değişken bir ilişkiler ağına sahip olan Türkiye ve İran arasındaki münasebetler, dönemden döneme farklı niteliklere bürünse de öneminden bir şey kaybetmemektedir. Söz konusu iki ülkenin çok uzun bir komşuluk geçmişine sahip olması ve yine iki bölgenin tarihsel süreçteki etkileşiminin fazlalığına karşın iki ülkenin tarihi münasebetlerini ele alan çalışmalar nicelik açısından henüz olması gereken seviyede değildir. Bu konuyla ilgili özellikle Türkiye’de yapılan çalışmalara bakıldığında genellikle bu ülkenin arşiv kaynakları ile Batılı literatürün ağırlıkta olduğu ve İran arşivlerinden beklenildiği ölçüde istifade edilmediği/edilemediği göze çarpmaktadır. Aynı durum tersi yönde İran’da yapılan çalışmalarda da bir problem olarak kendini göstermektedir. Özellikle İran arşivlerinin nitelik ve nicelik yönünden Türkiye arşivlerinden daha geri bir durumda oluşu da iki ülke ilişkilerini merkeze alan araştırmaların belirli konulara hasredilmekle iktifa edilmelerine yol açmıştır. Yine söz konusu literatüre eklemlenen bazı yazarların ideolojik kaygı ve güdülerle çalışmalarını kaleme almaları da iki ülke ilişkilerinin mahiyetine dair bazı peşin hükümler ile kısır döngülerin sürekli bir biçimde kendilerini yeniden üretmeleri sonucunu doğurmuştur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Kitap Tanıtımları |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 13 Eylül 2022 |
Gönderilme Tarihi | 21 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 11 |
Yayının Türü: Uluslararası Akademik Hakemli-Altı Ayda Bir Yayınlanır