Bu yazının konusu çağdaş bağlamdaki tarihsel kentin geleceğe ait tasarım sorununa yeni bir perspektif önermektir. Kent yapı çevresinin kompleks bir biçimi olarak mimarlık olgusunun ortasında yer alır. Yazının temasını oluşturan ‘çağdaş bağlam’ ve ‘tarihsel kent’ birbiriyle uzlaşmaz görü- nen temel olgulardır. Farklı sistemleri temsil eden bu iki kavram nesnel olarak da farklı yapıları tanımlar. Bu farklılık kentsel doku ve görünümde bir ikilik olarak ortaya çıkar. Bütünlüğünü ve giderek de mimarî kimliğini yitiren tarihsel kentin geleceği önemli bir tasarım problemidir aynı zamanda. Bu yazı tarihsel kente yapılacak her türlü müdahelede tasarım belirleyeninin kentin kendi içsel kuralları olması gerektiğini iddia eder ve bu kuralların keşfini sağlayacak bir yöntemin çerçevesini önerir.
The primary aim of this paper is to develop anew perspective in the contemporary urbandesign problem of the historic city. It willargue that the city is not an object of ideologicaland economic choices but rather the subjectof architectural phenomenon. In this sense oneof the main differences between the pre-industrialand modern city is the role and appearanceof architecture. The lack of architecturalquality and duality appears because of discontinuityin the intrinsic rules of the city buildingitself which are the result of accumulatedarchitectural culture of its society as its makerand user. This paper is based on the argumentthat new interventions in those ancient citiesshould follow their own architectural rules,which can be grasped by careful analysis of theurban structure.
Diğer ID | JA42DA72MR |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 14 Temmuz 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2003 Cilt: 2 Sayı: 3 - Cilt: 2 Sayı: 3 |