Abdullah'ı da var... Mezar taşına hakkettiğimiz şekliyle: Muallim Abdullah Mahir İz...
Üniversiteye kaydolduğum ilk sene. Erenköy Galip Pasa Camii imamı İbrahim Boğalı Bey: “Seni, çok seveceğin bir zata götüreceğim” demiş ve Suadiye'de kiracı olarak oturduğu bir giriş kat dairesinde O'nu tanımayı nasip etmişti Rabbimiz. İlk nazarda heybeti, heyecanı ve lisanı ile dikkatimi çekmişti. Gençliğinde güreş de yapmış cüsseli ve sesi de cüssesi ile mütenasip derecede gür bir insan. Haydarpaşa Lisesi’nde ders verirken bitişik sınıfta felsefe dersi veren, ses bakımından olduğu gibi her bakımdan hocamın zıddı kamili olan Hatemi Senih Sarp'in (ders kitapları yıllarca okundu) dersi bırakıp “Çocuklar hep beraber Mahir Bey’i dinleyelim” dediğini kendisinden duymuştum. Gerçi daha sonra: İ.Ü Fen Fakültesi konferans salonunda, diğer hatipler hoparlör marifetiyle seslerini zor duyururken, hocam merhumun mikrofonu eliyle uzaklaştırarak salonu tabi sesiyle nasıl inlettiğine bizzat şahit olmuştum. Dahası da var eski ismiyle Spor Sergi Sarayı yeni adıyla Lütfi Kırdar Kongre Salonu ki, eskisi hem daha büyük hem de sportif faaliyetler için kullanıldığından sesin ulaşmasını engelleyici pek çok amile rağmen: Mahir Hoca bu zeminde de konuşmasını mikrofona iltifat etmeden yapmıştı. Sesi fıtraten gür olmakla beraber, samimiyet ve heyecanla birleşince; muhatabı üzerinde tesiri müthiş olurdu.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Derlemeler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 4 Haziran 2021 |
Gönderilme Tarihi | 29 Mart 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 24 Sayı: 47 |
Tasavvuf İlmi ve Akademik Araştırma Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.