In this article, the role of religion in supporting the legitimacy of social systems is examined from the perspective of the psy-chology of religion within the framework of system justification theory. Religion influences individuals' perceptions of social structures and their tendencies to justify these systems, thereby reinfor-cing the legitimacy of the social order. Dominant inter-pretati-ons of religion often encourage maintaining the status quo rat-her than questioning existing systems. System justifica-tion theory suggests that individuals' tendencies to defend, sup-port, and legitimize the status quo arise from epistemic (reduc-ing uncertainty), existential (managing threats), and relational (har-monizing with the community) needs. Religious beliefs ad-dress these needs, fostering perceptions of social order as ac-ceptable, or even just. Certain religious identities and doctrines play a cri-tical role in legitimizing social systems, particularly in hierarchi-cal religious structures, which promote attachment to authority and a perspective that views the current order as legit-imate. So-cial injustices, such as economic and social inequali-ties, are of-ten interpreted within some religious teachings as divine tests or predestined fate, directing individuals toward values like submission and patience. This perspective discour-ages criticism of existing structures and fosters their ac-ceptance. For example, beliefs in karma and reincarnation may lead individuals to view their social status as deserved, reinforc-ing systems like the caste system. Studies reveal a positive cor-relation between religiosity and system-justifying beliefs, such as support for governance and cultural norms. Furthermore, re-ligion often serves a symbolic role in enhancing the legitimacy of institutions such as the state and nation, particularly during periods of existential threat or fear of death. Integrating the psychology of religion with system justification theory provides valuable insights into understanding how religion supports so-cial systems and contributes to individuals perceiving the cur-rent order as legitimate. Future research should investigate the diverse effects of various religions on the legitimacy of social structures, focusing on how religion shapes system-justifying beliefs, addresses psychological needs, and guides individuals toward preserving existing systems rather than engaging in sys-temic critique
Psychology of religion System justification theory Religious belief Identity Rituals Perception of justice
Bu makalede, din psikolojisi perspektifinden sistem haklılaştırma teorisi bağlamında dinin toplumsal sistemlerin meşruiyetini destek-leme sürecindeki rolü ele alınmıştır. Din, bireylerin toplumsal yapı-ları algılayışını ve bunları haklı çıkarma eğilimlerini doğrudan etkile-yerek sosyal düzeni haklı görmelerine katkıda bulunan bir yapıya sahiptir. Genel olarak mevcut din yorumunun bireylerin sosyal dü-zeni sorgulamak yerine, mevcut durumu korumaya eğilim gösterdi-ği ortaya konulmuştur. Sistem haklılaştırma teorisi, bireylerin top-lumsal statükoyu savunma, destekleme ve meşrulaştırma eğilimleri-nin, epistemik (belirsizliği azaltma), varoluşsal (tehditleri yönetme) ve ilişkisel (toplulukla uyum sağlama) ihtiyaçlardan kaynaklandığını öne sürmektedir. Böylece dini inançlar, bireylerin bu ihtiyaçlarına hitap ederek sosyal düzenin daha kabul edilebilir, hatta adil bir yapı olarak algılanmasına katkıda bulunur. Bazı dini kimliklerin ve öğreti-lerin bireylerin sosyal düzeni meşrulaştırmalarını destekleyen bir faktör olduğu, güçlü hiyerarşilere sahip dini yapıların bireyleri otori-teye daha bağlı ve mevcut düzeni meşru gören bir bakış açısına yönlendirdiği görülmüştür. Özellikle ekonomik veya toplumsal eşit-sizlikler gibi sosyal adaletsizlikler, bazı dini öğretilerde ‘ilahi sınav’ ya da ‘kader’ olarak algılanmakta ve bireyleri teslimiyet ve sabır gibi dinsel değerlere yönlendirmektedir. Bu durum, bireylerin mevcut sosyal yapıları eleştirmek yerine onları kabul etmesine yol açmakta-dır. Örneğin; karma ve ruh göçü inançları, bireylerin toplumsal sta-tülerini hak ettiklerini düşünerek kast sistemine bağlı kalmalarına neden olabilmektedir. Araştırmalar, dindarlığın yönetim ve kültürel sosyal kalıplar gibi sistem haklılaştırıcı inançlarla olumlu bir ilişkiye sahip olduğunu gözler önüne sermektedir. Aynı zamanda din, ölüm korkusu veya tehdit dönemlerinde devlet ve ulus gibi kurumların meşruiyetini artırmada sembolik bir sosyal rol oynayabilmektedir. Sonuç olarak, sistem haklılaştırma teorisinin din psikolojisine enteg-rasyonu, dinin sosyal sistemleri destekleme ve bireylerin düzeni meşru görmelerine katkıda bulunma işlevlerini anlayabilmek ve yo-rumlayabilmek için önemli açılımlar sunmaktadır. Bu bağlamda, ge-lecekte konuya ilişkin yapılacak olan araştırmaların farklı dinlerin toplumsal yapıların meşruiyetine etkisini ayrıntılı olarak incelemesi oldukça önemlidir. Özellikle dinin bireylerin sistem haklılaştırıcı inançlarına etkisi ve bu etkileşimin bireylerin psikolojik gereksinim-lerini nasıl karşıladığı, sistem eleştirisi yerine mevcut sosyal düzeni korumaya yönlendirdiği konularında daha fazla çalışmanın yapılma-sına ihtiyaç duyulmaktadır.
Din psikolojisi Sistem haklılaştırma teorisi Dinsel inanç kimlik Ritüeller Adalet algısı
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Psikolojisi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 29 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 5 Kasım 2024 |
Kabul Tarihi | 19 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 10 |
Türk Din Psikolojisi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.