Amaç: İklim değişikliği, Birleşmiş Milletler Küresel İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nde BMİDÇS “karşılaştırılabilen zaman dilimlerinde gözlenen doğal iklim değişikliklerine ek olarak, doğrudan veya dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini bozan insan faaliyetleri sonucunda iklimde oluşan bir değişikliktir” şeklinde belirtilmektedir ki jeolojik devirlerde de gerçekleştiği gözlenen iklim değişiklikleri sadece dünya coğrafyasını değiştirmemiş aynı zamanda ekolojik sistemler ve canlıların yayılışı üzerinde de kilit rol oynamıştır. Küresel iklim değişikliği, hem sahip olduğu ölçek hem gelecekle ilgili oluşu sebebiyle diğer tüm sorunlardan farklı bir sorundur. Bu farklılık içerisinde öne çıkan noktalardan birisi mevcut su kaynaklarının ve su tüketiminin nasıl etkilenebileceği yer almaktadır. İnsani su tüketimi ile ilgili en temel belirleyici olan nüfus verilerinden yola çıkarak Türkiye coğrafyası içerisinde son dönemde artan sığınmacıların yerleşik hale gelmesi halinde insani su tüketiminin nasıl şekillenebileceği ve iklim değişikliği etkileri ile önümüzdeki yıllarda ne tür sonuçların ortaya çıkabileceği bu araştırmanın odak noktasıdır.nüfus artışına ilişkin nüfus projeksiyonu hesaplamaları kullanılarak söz konusu sığınmacıların en çok bulunduğu on ile ait kişi başı çekilen günlük su miktarı ile 2040 projeksiyonu yapılmıştır. Oluşabilecek bu varsayımsal ihtiyaç ile sunulması planlanan su temini hizmeti de karşılaştırılmıştır. Akabinde bu etkilenimlere Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen projede, elde edilen iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki etki senaryoları eklenerek nihai değerlendirmelerde bulunulmuştur.Bulgular: Araştırma sonuçlarına göre 2040 yılı itibariyle günlük 3.568.208,868 ton m3 ile en yoğun su tüketim ihtiyacı İstanbul’da oluşabilecekken ikinci sırada 1.089.147,202 ton m3 ile Gaziantep ve üçüncü sırada 908.527,492 ton m3 ile İzmir’in yer aldığı görülmektedir. İklim değişikliğinin su kaynaklarına etkisi 2040 yılı senaryoları ile örtüştürüldüğünde Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerine ait verilerin en kritik seviyelerde yer aldığı görülmektedir.Sonuç: İklim değişikliği etkilerinin doğal kaynaklar üzerinde yarattığı baskılara ilaveten kritik bölgelerde yer alan ani sığınmacı veya mülteci hareketlilikleri, bölgelerin iklim değişikliği etkileri karşısında daha savunmasız ve de yetersiz kalmasında neden olacaktır. Söz konusu kitlesel insan hareketleri yönetilirken, su ve diğer kaynaklar üzerinde yaratacağı etkiler hesaplanmalı ve oluşturulacak olan politikalar bu çerçevede şekillendirilmelidir. Türkiye’nin su kaynakları açısından “Zero Day” hesaplamasını havza ve tüm satıh ölçeklerinde yapmasına acilen ihtiyaç duyulmaktadır
Objective: Climate change is defined by the United Nations Global Climate Change Framework Convention UNFCCC as a “change in the climate as a result of human activities that directly or indirectly disrupt the composition of the global atmosphere in addition to the natural climate changes observed in comparable time periods”. Researchers have shown that climate changes, which have been observed to occur in geological periods, have not only changed the geography of the world, but also played a key role in the spread of ecological systems and living things. Global climate change is a different problem from all other problems due to both of its scale and its relation to the future. One of the prominent points in this difference is how existing water resources and water consumption can be affected. The focus of this research is how human water consumption can be shaped in condition of settling the growing refugee population on Turkey’s geography in the last period on the basis of population data obtained previously and with the effects of climate change what kind of results can emerge in the coming years.Methods: Turkey’s population and population projections related to population growth of the Syrian refugees under temporary protection are obtained from nüfus artışına ilişkin nüfus projeksiyonu hesaplamaları kullanılarak söz konusu sığınmacıların en çok bulunduğu on ile ait kişi başı çekilen günlük su miktarı ile 2040 projeksiyonu yapılmıştır. Oluşabilecek bu varsayımsal ihtiyaç ile sunulması planlanan su temini hizmeti de karşılaştırılmıştır. Akabinde bu etkilenimlere Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen projede, elde edilen iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki etki senaryoları eklenerek nihai değerlendirmelerde bulunulmuştur.Bulgular: Araştırma sonuçlarına göre 2040 yılı itibariyle günlük 3.568.208,868 ton m3 ile en yoğun su tüketim ihtiyacı İstanbul’da oluşabilecekken ikinci sırada 1.089.147,202 ton m3 ile Gaziantep ve üçüncü sırada 908.527,492 ton m3 ile İzmir’in yer aldığı görülmektedir. İklim değişikliğinin su kaynaklarına etkisi 2040 yılı senaryoları ile örtüştürüldüğünde Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerine ait verilerin en kritik seviyelerde yer aldığı görülmektedir.Sonuç: İklim değişikliği etkilerinin doğal kaynaklar üzerinde yarattığı baskılara ilaveten kritik bölgelerde yer alan ani sığınmacı veya mülteci hareketlilikleri, bölgelerin iklim değişikliği etkileri karşısında daha savunmasız ve de yetersiz kalmasında neden olacaktır. Söz konusu kitlesel insan hareketleri yönetilirken, su ve diğer kaynaklar üzerinde yaratacağı etkiler hesaplanmalı ve oluşturulacak olan politikalar bu çerçevede şekillendirilmelidir. Türkiye’nin su kaynakları açısından “Zero Day” hesaplamasını havza ve tüm satıh ölçeklerinde yapmasına acilen ihtiyaç duyulmaktadır
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mayıs 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 77 Sayı: EK-4 |