The two early distinct Hanafi traditions of the Samarqandis and Iraqis differed on a range of issues. The most notable being their disagreement on the implications of the plain text (Zahir) on their meanings. The Iraqi tradition insisted that the implications of a clear word must be understood categorically and definitively whilst the Samarqandis argued for its presumptive nature.
This disagreement brought about further differences in their respective legal theories. Some of them differences included whether the general term definitively encompasses all its members, the permissibility for delaying the clarification of a plain word, permissibility of adding to the text (nass), the requirement of equality in evidence between a general text and specific evidence, and that the command and prohibition necessitate.
The Samarqandi movement remained marginal and was eventually eclipsed by the Iraqi tradition which remained dominant through the ages. Early scholars who represented this tradition included Abu Zayd al-Dabusi who was followed by Sarakhsi and Bazdawi, both of whom built on Dabusi’s work, their books having the greatest impact on this tradition and ensured the tradition remained the main representative of Hanafi legal theory.
Implications of The Plain Text (Zahir) Definitive Evidence Speculative Evidence Iraqi Tradition Samarqandi Tradition Legal Approaches.
تعددت الاختلافات المنهجية الأصولية بين متقدمي الحنفية -العراقيين والسمرقنديين-، وكان من أبرزها اختلافهم في دلالة الألفاظ الظاهرة على معانيها، فسلك العراقيون منهج قطعية دلالة الألفاظ الظاهرة على معانيها، وسلك السمرقنديون منهج ظنية تلك الدلالة. وترتب على هذا التباين المنهجي بين المدرستين الاختلاف في كثير من المسائل الأصولية، ومنها: اختلافهما في دلالة اللفظ العام بين القطعية والظنية، وجواز تأخير بيان اللفظ الظاهر، واشتراط المقارنة والاستقلال في الدليل المخصص، وجواز الزيادة على النص، واشتراط المساواة في الثبوت بين النص العام والدليل المخصص، وموجب الأمر والنهي. وقد استقر المذهب الحنفي على منهج العراقيين، فذهب كل من الدبوسي والبزدوي والسرخسي إلى ثبوت ولزوم موجب اللفظ الظاهر يقينًا وقطعًا، وترتب على ذلك موافقة العراقيين في أغلب المسائل الأصولية التي بنيت على هذا المنهج.
دلالة اللفظ الظاهر ، قطعية الدلالة ظنية الدلالة المدرسة العراقية المدرسة السمرقندية المناهج الأصولية
İlk dönem Hanefîler -Irak ve Semerkant ekolleri- arasında bazı metodolojik farklılıklar ortaya çıkmıştır. Bu farklılıklardan bir tanesi de manaya delâleti açık olan lafızların delaletidir. Irak Hanefîleri manaya delaleti açık olan lafızların bu manaya delaletinin kat’î olduğunu, Semerkant Henefîleri ise zannî olduğunu ileri sürmüşlerdir.
İki ekol arasındaki bu metodolojik farklılık fıkıh usûlü meseleleriyle ilgili farklı birçok görüşün ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bu meseleler şunlardır; a-Âmm lafzın delâletinin kat’îyyet veya zanniyeti b-Tahsîs eden delilin bitişik gelmesinin gerekliliği c-Nasa ziyadenin cevazı d-Umûm bildiren nass ile tahsîs eden delilin sübût yönünde eşit olmaları şartı e-Emir ve nehyin delaleti.
Debbûsî ile başlayan, Pezdevî ve Serahsi ile devam eden Hanefî usul çizgisi konu ile ilgili Irak ekolünün görüşleri üzerine karar kılmış ve manaya delaleti açık olan lafızların delaletinde yakîn ve kat’iyyet bildirdiğini savunmuşlardır. Ayrıca bu meseleye mebni birçok usulî meselede de Hanefî mezhebi Irak ekolünün görüşleri üzerine istikrar etmiştir.
Zâhir lafzın delâleti Delâletin Kat’îliği Delâletin Zanniliği Irak Ekolü Semerkant Ekolü Usûl Yöntemleri.
Birincil Dil | Arapça |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2021 |
Gönderilme Tarihi | 10 Mart 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |
Türkiye İlahiyat Araştrımaları Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.