Horasan’ın “parlayan biricik yıldızı” Nişabur, İpek Yolu üzerinde bulunması sebebiyle hemen her dönemde önemini koruyan bir şehir olmuştur. Sırtını dayadığı Binalud Dağı’nın düşman saldırılarına karşı korunma üstünlüğü sağlaması, eteklerinin tarıma elverişli oluşu ve gerekli suya kolaylıkla ulaşılması gibi hayati öneme sahip koşullar da bu önemi perçinlemiştir. Sahip olduğu jeopolitik konum sebebiyle pek çok devletin egemenlik arzularını kabartan şehir, tarihin derinliklerinden günümüze doğru bir akışla, Sasaniler, Tahiriler, Saffariler, Sâmaniler, Gazneliler, Selçuklular ve Harzemşahlar gibi birbiri ardına şehre hükümran olan farklı devletlerin egemenliği altına girmiştir. Gaznelilerden itibaren kültürel bir dönüşüm yaşayarak Türkleşme sürecine giren şehir, Selçuklular döneminde özellikle eğitim alanında yaşanan gelişmeler sonucunda medreselerin merkezi haline gelmiş; çok sayıda âlim, mutasavvıf ve şairin yetiştiği bir ilim yuvasına dönüşmüştür. Türk-İslâm tasavvuf anlayışının köklü isimlerinden olan Hacı Bektaş Veli de Nişabur’da doğmuş; ilk bilgilerini burada “Pîr-i Türkistan” namıyla bilinen Hoca Ahmet Yesevi’nin halifelerinden Lokman Perende’den almıştır.
Bu makalede Nişabur’un coğrafi konumu, ekonomisi, siyasî ve kültürel özellikleri, Kemal Derin’in Hacı Bektaş Veli’nin yaşamını konu edindiği Aşkın Hünkârı Hacı Bektaş Veli adlı tarihî romanından hareketle ele alınacak ve şehrin kurmaca ortama nasıl yansıdığı tespit edilmeye çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 9 Kasım 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 102 |
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.