Yûsuf Has Hâcib Türk kültürünün en önemli kaynaklarından biri olarak kabul edilen eseri Kutadgu Bilig’de hükümdarların sahip olması gereken en üstün erdemlerden birinin cömertlik olması gerektiğini söyler. Beylerin ülkesinin genişlemesi, maiyetindekilerin kendisine sadakatle hizmet etmesi, adının dünyaya yayılması ve kendisinden övünçle bahsedilmesi için cömert olmasını tavsiye eder. Bu cömertlikler ise yaptıkları aynî ve nakdî ihsanların, in’âmların, iyiliklerin, dağıttıkları bahşişlerin ve hediyelerin çokluğu ile belirlenirdi. Hanedan mensupları, devlet erkânı, ilim irfan sahipleri, elçiler ve misafirler, yabancı devlet görevlileri, ordu mensupları, tebaa, fakirler ve ihtiyaç sahibi herkes bu lütuflardan nasibini alırdı. Hatta kimi zaman bu lütuflar hazinelerin zenginliğini gösterme ve şanın yürümesi için “bir gövde gösterisine” dönüşürdü. Yabancı hükümdarları ve elçileri karşılama merasimleri, gösterişli hil’âtler, keselerce altınlar ve nakit paralar, en nadide kumaşlar, kıymetli mücevherler, cins atlar ve daha niceleri bunun önemli bir parçasıydı.
Büyük bir Türk-İslam hanedanı olan Hârezmşahlar da (1097-1231) bu in’âm ve ihsanlardan hali değildi. Hârezmşah hükümdarları devletin en zor zamanlarında ve hatta Moğol istilası sırasında dahi ihsanlarda bulunmaya devam etmişlerdi. Ahlat muhasarası sırasında devlet maddi sıkıntıya düştüğü halde halife tarafından Celâleddin Hârezmşah’a gönderilen elçiler adına düzenlenecek ziyafetler için belirlenen 1000 dinarı az bulan sultanın bunu 2.500 bin dinara yükseltmesi bu cümledendir. Bu zamanda hediyelerin çeşitliliği ve değerinin gösterilen itibar derecesine göre değiştiği görülür. Örneğin Anadolu Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubad tarafından gönderilen elçilerle İsmâilîler tarafından gönderilen elçilere aynı muamele gösterilmemiştir. Ayrıca Hârezm’in konumu, canlı ticaret merkezleri ve uluslararası pazarlarda hatırı sayılır bir konumda olması ihsanların niteliğini ve niceliğini belirlemede önemli bir unsur olarak görülür. Nitekim bu pazarlarda görülen eşi benzeri görülmemiş kunduz ve samur kürkler, kazz-ı Hitaî, kırmızı ipek türünden kumaşlar, ibrişimler, cins Türk ve Tatarî atları Hârezmşahlar’ın in’âm ve ihsanlarının önemli bir kısmını oluşturuyordu. Çalışmanın ilgilendiği bir diğer husus ise Hârezmşah sultanlarına ve maiyetindekilere yabancı devlet hükümdarları tarafından verilen aynî ve nakdî ihsanlar ve çeşitli hediyelerdir. Bunlar arasında Cengiz Han’ın Muhammed Hârezmşah’a gönderdiği hediyeler içerik ve gönderiliş amacı olarak en dikkat çekicileridir. Bu çalışma her iki durumu da Hârezmşahlar özelinde değerlendirme ve müelliflerin eserlerinde tespit edilen örnek olaylarla tarihî gerçekliği ortaya koyma gayesi taşımaktadır. Yine bu çalışma Hârezmşahlar zamanında görülen in’âm ve ihsan örneklerinin tamamını ihtiva ettiği iddiasından uzaktır.
Yusuf Has Hacib, in his work Kutadgu Bilig, which is considered one of the most important sources of Turkish culture, says that one of the highest virtues that rulers should have is generosity. He advises rulers to be generous so that their realms expand, their entourage serve him faithfully, his name spreads throughout the world, and he is proudly mentioned. This generosity was determined by the abundance of in-kind and monetary favors, the tips and gifts they gave. Members of the dynasty, state dignitaries, scholars, ambassadors and guests, foreign government officials, members of the army, subjects, the poor and everyone in need would get their share of these blessings. Sometimes these blessings even turned into “a show of strength” to show the richness of the treasures and to walk the glory. Ceremonies of welcoming foreign rulers and ambassadors, flamboyant khil’ats, bags of gold and cash, the rarest fabrics, precious jewels, breed horses and many more were an important part of this.
The Khwarazmshahs (1097-1231), a great Turkish-Islamic dynasty, were not in this state of faith and benevolence. Khwarazmshah rulers continued to make benevolence even during the most difficult times of the state and even during the Mongol invasion. Although the state fell into financial difficulties during the siege of Akhlat, the sultan, who found 1000 dinars set for the banquets to be organized on behalf of the ambassadors sent to Celaleddin Khwarazmshah by the caliph, increased it to 2500 dinars. For example, the ambassadors sent by the Anatolian Seljuk Sultan Alaeddin Keykubad and the ambassadors sent by the Ismailis were not treated the same. In addition, the location of Khwarazm, its lively trade centers and its considerable position in international markets are seen as an important factor in determining the quality and quantity of the grants. As a matter of fact, the unprecedented beaver and sable furs, kazz-ı Hitaî, red silk type fabrics, threads, breed Turkish and Tatari horses, which were seen in these markets, constituted an important part of the gifts of the Khwarazmshahs. Another issue that the study is interested in is the in-kind and cash grants and various gifts given to the Khwarazmshah sultans and their entourage by foreign state rulers. Among these, the gifts sent by Genghis Khan to Muhammed Khwarazmshah are the most remarkable in terms of content and purpose of sending. This study aims to evaluate both situations specific to Khwarazmshahs and to reveal the historical reality with the case studies determined in the works of the authors. Again, this study is far from the claim that it contains all the examples of beneficence seen in the time of Khwarazmshahs.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tarihsel Çalışmalar (Diğer) |
Bölüm | TOBİDER - Uluslararası Toplumsal Bilimler Dergisi Cilt 7 Sayı 2 |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 23 Eylül 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 25 Eylül 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 7 Sayı: 2 |