Among the epidemics that have left their mark in history, plague has caused great suffering and changed the course of history. The plague not only affected humanity physically but also brought spiritual, moral, political and economic consequences by causing radical changes in the structure of society. The plague, which changed the demographic structure of countries due to high mortality rates, led to the deepening of social inequalities with the decrease in economic activities. While plague epidemics affected every aspect of life, it was also the subject of literature with themes such as fear of death, questioning the meaning of life, marginalization and grief. In literature, plague has been treated as a historical reality, as well as to emphasize social inequalities, to reveal corruption, or to explain the hope of life and the rebellion against death. Albert Camus and Orhan Pamuk are among the writers who make plague the subject of their works. In his novel The Plague, published in 1947 after World War II, Camus deals with the emergence and progression of the epidemic in Oran, Algeria. Pamuk, on the other hand, in his novel Nights of Plague, published in 2021 during the Covid-19 pandemic that affected the whole world, tells the story of the plague epidemic in the fictional Mediterranean island of Minger at the beginning of the twentieth century, accompanied by many historical events, detective mysteries and love stories. The aim of our study is to compare the works of Camus and Pamuk, which center on the plague epidemic, in terms of form, subject and themes, and to determine their similarities by making use of literature review, text analysis and comparison methods.
Tarihte iz bırakmış salgın hastalıklar arasında veba, büyük acılara neden olmuş ve tarihin akışını değiştirmiştir. Veba, insanlığı hem fiziksel olarak etkilemiş hem de toplumun yapısında kökten değişimlerle ruhsal, ahlaki, politik ve ekonomik sonuçları beraberinde getirmiştir. Yüksek ölüm oranlarıyla ülkelerin demografik yapısını değiştiren veba, ekonomik faaliyetlerin azalmasına ve toplumsal eşitsizliklerin derinleşmesine yol açmıştır. Veba salgınları, yaşamın her alanına etki ederken ortaya çıkardığı ölüm korkusu, hayatın anlamının sorgulanması, ötekileşme ve keder gibi izlekler ile edebiyata da konu olmuştur. Edebiyatta veba, tarihsel bir gerçeklik biçiminde ele alındığı gibi toplumsal eşitsizlikleri vurgulamak, yozlaşmayı gözler önüne sermek ya da insanın içinde taşıdığı yaşama umudu ile ölüme başkaldırışını anlatmak amacıyla da işlenmiştir. Albert Camus ve Orhan Pamuk, vebayı eserlerine konu eden yazarlar arasındadır. Camus, II. Dünya Savaşı’nın ardından 1947 yılında yayımlanan Veba romanında, Cezayir’in Oran kentinde salgının ortaya çıkışı, ilerleyişi ve yok oluşunu ele alır. Pamuk ise 2021 yılında, tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını sırasında yayımlanan Veba Geceleri romanında, XX. yüzyılın başında, kurgusal bir Akdeniz adası Minger’de yaşanan veba salgınını pek çok tarihi olay, polisiye gizemler ve aşk hikâyeleri eşliğinde anlatır. Çalışmamızın amacı, alanyazın taraması, metin inceleme ve karşılaştırma yöntemlerinden faydalanarak Camus ve Pamuk’un veba salgınını merkezine alan eserlerini biçim, konu ve izlekler açısından karşılaştırmak ve benzerliklerini tespit etmektir.
Albert Camus Orhan Pamuk Veba Veba Geceleri Salgın Hastalıklar
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Fransız Dili, Edebiyatı ve Kültürü |
Bölüm | TOBİDER - Uluslararası Toplumsal Bilimler Dergisi Cilt 7 Sayı 2 |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 23 Eylül 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 25 Eylül 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 7 Sayı: 2 |