This study explores the ascendancy and dominance of the unconscious over consciousness by focusing on two literary works by Oscar Wilde, Picture of Dorian Gray (1891) and Salome (1891) which will be analyzed simultaneously through a Jungian lens. This comparative analysis draws an inference between the darker aspects of human nature through binary oppositions of gender and identifies the archetypal constituents of the human psyche. Dorian Gray's feminized persona, his anima, is juxtaposed against Salome's masculine persona animus. In The Picture of Dorian Gray, the typically concealed component of the psyche, which is the shadow, is nurtured by Dorian’s narcissism and manifests itself. This ultimately leads to the demise of the character, as the artificial separation of the self from the unconscious is ultimately unsustainable. Conversely, in Salome, the excessively indulged shadow self takes over and dominates the psyche. The shadow archetype highlights diverse atypical qualities based on different genders and exerts supremacy over the psyche due to its self-centered nature. The complexity and fluidity of gender roles connected to the anima and animus, which are the contrasexual attributes in their psychic manifestations illustrated in these characters, underscore that these traits and behaviors are not inherently confined to a specific gender but are part of the broader human experience.
Shadow Anima Animus Archetype Unconsciousness Jung Oscar Wilde
Bu çalışma, bilinçdışının bilinç üzerindeki üstünlüğü ve egemenliğini, iki edebi esere odaklanarak Jungcu bir mercekten analiz etmektedir. Oscar Wilde'ın Dorian Gray'in Portresi (1891) ve Salome (1891) adlı eserleri üzerinden insan doğasının karanlık yönlerini, ikilikleri ve karmaşıklıkları Jungcu psikolojinin ikili cinsiyet karşıtlıkları bileşenleri olarak keşfedebiliriz. Bu karşılaştırmalı analiz aracılığıyla, cinsiyetin ikili karşıtlıkları üzerinden insan doğasının karanlık yönleri arasında bir bağlantı kurabiliyor ve arketipsel bileşenlerini belirleyebiliyoruz. Bu bağlamda, Dorian Gray'in feminenleşmiş kişiliği, onun animası, Salome'nin güç kazanma yolundaki maskülen kişiliğinin animus’u ile karşılaştırıyoruz. Dorian Gray'in Portresi’nde Dorian’ın narsisistik benliği tarafından gizlice beslenen “gölge” kendini gösterir ve karakterin sonunu getirir, çünkü bilinçdışından yapay bir ayrılma nihayetinde sürdürülemez. Buna karşılık, Salome eserinde aşırı şekilde beslenen gölge benliği kontrol altına alır ve bu da gölgenin yeniden üstünlük sağlamasıyla sonuçlanır. Bu çalışma, söz konusu edebi eserlerdeki erkek ve kadın karakterlerde gölge’nin ortaya çıkışını incelemekte ve cinsiyetlerine bağlı olarak arketipik özelliklerini vurgulamaktadır. Salome’de neredeyse hayvani bir dürtü, gölgeyi üstün bir konuma yükseltirken, Dorian Gray'in Portresi’nde gölge, insan doğasının bencil özelliği aracılığıyla ego üzerinde üstünlük kurar. Her iki metnin eşzamanlı analizi psikolojik manzaraların karmaşık tasvirini ortaya çıkararak, cinsiyet, güç, denetimsiz hedonizm, içsel çöküş ve insan ruhunun karanlık yönleri arasındaki karmaşık etkileşimi derinlemesine anlamamızı sağlar. Bu karakterlerdeki anima ve animus'un psişik tezahürlerindeki karşıt cinsel özelliklerle bağlantılı olan cinsiyet rollerinin karmaşıklığı ve akışkanlığı, bu özelliklerin ve davranışların belirli bir cinsiyete özgü olmadığını, daha geniş bir insan deneyiminin parçası olduğunu vurgular.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Kültürel çalışmalar (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 5 Ağustos 2024 |
Kabul Tarihi | 12 Ağustos 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 9 Sayı: 3 |