Kavram olarak üçüncü kişinin ifası, borçlu olmayan bir kimsenin bir borcu kendi adına ve başkasına ait borcu ifa kastıyla yerine getirmesini ifade eder. Alacaklı ifa menfaatini elde ettiği sürece, alacaklıyı borcun konusu edimle kimin tatmin ettiği bir önem taşımaz; borçlu dışındaki bir üçüncü kişi de borcu ifa edebilir. Üçüncü kişinin başkasına ait bir borcu yerine getirebilmesi için borçlunun iradesinin aranıp aranmayacağı meselesine ilişkin olarak karşılaştırmalı hukukta farklı çözümlerin benimsendiği görülmektedir. Kanun koyucunun konuya ilişkin olarak açık bir hüküm öngörmediği Türk hukuku açısından karşılaştırmalı hukuk ışığında varılması gereken çözüm, üçüncü kişinin başkasına ait bir borcu ifa edebilmesi için kural olarak borçlunun iradesinin bir önem taşımadığı yönünde olmalıdır. Bu bağlamda borçlu üçüncü kişinin ifasına karşı çıkmış olsa bile, alacaklı tarafından kabul edilmiş olan bir üçüncü kişinin ifası geçerli olarak hüküm ve sonuçlarını doğurabilecektir. Diğer yandan üçüncü kişinin borçlunun iradesi ile hareket eden bir kimse olmaması alacaklının üçüncü kişi tarafından kendisine sunulan gereği gibi ifa teklifini reddetmesi için de tek başına yeterli bir sebep teşkil etmez. Ancak alacaklı borçlunun üçüncü kişinin ifasına karşı çıktığından önceden haberdar ise veya borçlu ile alacağın devrini yasaklayan bir anlaşma yapmış ise ya da para borcu dışında bir borç söz konusu ise ve üçüncü kişi alacaklının böyle bir borcun üçüncü kişi tarafından kötü ifa edilmesi sonucunda uğrayabilecek olduğu zarar için teminat vermemişse, alacaklı üçüncü kişinin ifa teklifini alacaklı temerrüdüne düşmeden reddedebilmelidir.
Kavram olarak üçüncü kişinin ifası, borçlu olmayan bir kimsenin bir borcu kendi adına ve başkasına ait borcu ifa kastıyla yerine getirmesini ifade eder. Alacaklı ifa menfaatini elde ettiği sürece, alacaklıyı borcun konusu edimle kimin tatmin ettiği bir önem taşımaz; borçlu dışındaki bir üçüncü kişi de borcu ifa edebilir. Üçüncü kişinin başkasına ait bir borcu yerine getirebilmesi için borçlunun iradesinin aranıp aranmayacağı meselesine ilişkin olarak karşılaştırmalı hukukta farklı çözümlerin benimsendiği görülmektedir. Kanun koyucunun konuya ilişkin olarak açık bir hüküm öngörmediği Türk hukuku açısından karşılaştırmalı hukuk ışığında varılması gereken çözüm, üçüncü kişinin başkasına ait bir borcu ifa edebilmesi için kural olarak borçlunun iradesinin bir önem taşımadığı yönünde olmalıdır. Bu bağlamda borçlu üçüncü kişinin ifasına karşı çıkmış olsa bile, alacaklı tarafından kabul edilmiş olan bir üçüncü kişinin ifası geçerli olarak hüküm ve sonuçlarını doğurabilecektir. Diğer yandan üçüncü kişinin borçlunun iradesi ile hareket eden bir kimse olmaması alacaklının üçüncü kişi tarafından kendisine sunulan gereği gibi ifa teklifini reddetmesi için de tek başına yeterli bir sebep teşkil etmez. Ancak alacaklı borçlunun üçüncü kişinin ifasına karşı çıktığından önceden haberdar ise veya borçlu ile alacağın devrini yasaklayan bir anlaşma yapmış ise ya da para borcu dışında bir borç söz konusu ise ve üçüncü kişi alacaklının böyle bir borcun üçüncü kişi tarafından kötü ifa edilmesi sonucunda uğrayabilecek olduğu zarar için teminat vermemişse, alacaklı üçüncü kişinin ifa teklifini alacaklı temerrüdüne düşmeden reddedebilmelidir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Ekim 2023 |
Gönderilme Tarihi | 17 Ekim 2023 |
Kabul Tarihi | 26 Ekim 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: I Sayı: 1 |