Eldeki çalışma, ekosentrik (çevre merkezli, çevreyi merkeze alan) yaklaşım ve antroposentrik (insan merkezli, insanı merkeze alan) yaklaşım ışığında uluslararası çevre hukukunu analiz etmeyi amaçlamaktadır. Çalışma öncelikle bu iki yaklaşımın amacını ve kapsamını tartışmakta ve iki yaklaşımın teorik çerçevesini detaylı bir şekilde sunmaktadır. Antroposentrik yaklaşım kapsamında insan dışındaki canlı yahut cansız varlıklar, insana fayda sağladıkları ölçüde değerli ve önemli hale gelirler. Ekosentrik yaklaşım ise insana fayda şartı gözetmeksizin tüm ekosistemi bir bütün halinde değerlendirir. Bu çalışmanın temel sorusu uluslararası çevre hukuku kaynaklarının ekosentrik bir yaklaşımı mı yoksa antroposentrik bir yaklaşımı mı benimsediğidir. Yapılan inceleme sonunda, uluslararası çevre hukukuna antroposentrik bir bakış açısının hakim olduğu gözlemlenmektedir. Her ne kadar uluslararası hukuk kaynaklarında ekosentrik ifadeler yer yer gözlemlense de, bu ifadeler istisnai nitelik taşımaktadır. Çalışma, son yıllarda ortaya çıkan çevre ve iklim krizine rağmen uluslararası çevre hukukunda antroposentrik yaklaşımdan ekosentrik yaklaşıma doğru bir geçiş olmadığını, insanı merkeze alan bir bakış açısının hala geçerli olduğunu ileri sürmektedir.
ekosentrik antroposentrik uluslararasi cevre hukuku insan doga
This article aims to analyse international environmental law through two key approaches: the ecocentric and anthropocentric approaches. The article first discusses the objectives and the scopes of these approaches and provides a detailed theoretical framework for each. Under the anthropocentric approach, non-human living or non-living entities are considered to be valuable and significant to the extent that they provide benefits to human beings. On the contrary, the ecocentric approach views the entire ecosystem as a whole, without requiring a direct benefit to human beings. Under the ecocentric approach, non-human living or non-living entities have intrinsic value. This article questions whether international environmental law instruments adopt an ecocentric or an anthropocentric approach. The analysis reveals that an anthropocentric approach predominates in international environmental law. Whereas ecocentric expressions can occasionally be observed in international environmental instruments, they remain exceptions rather than the norm. The article argues that, despite escalating environmental and climate crises in recent years, there has been no shift from an anthropocentric towards an ecocentric approach in international environmental law. A human-centred approach continues to dominate the field.
ecocentric anthropocentric international environmental law human nature
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk ve Beşeri Bilimler |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 25 Eylül 2025 |
Yayımlanma Tarihi | 25 Eylül 2025 |
Gönderilme Tarihi | 21 Nisan 2025 |
Kabul Tarihi | 12 Haziran 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 3 Sayı: 2 |