İslam tarihinin ilk yüzyılları üzerine yapılan bazı çalışmalarda, savaşın (cihâd) ilan ve idare yetkisi üzerine halife ve din âlimleri arasında rekabet yaşandığı, zühtçülükleri nedeniyle sınırlara cihat yapmak üzere giden din âlimleri ve onların emrindeki gönüllü din savaşçılarının devletle hiçbir münasebetlerinin olmadığı ve bu gerilimin savaş liderliği ve hatta dinî otoritenin halifeden hadis ilmiyle de ilgilenen bu zâhit-savaşçılara geçmesiyle sonuçlandığı iddia edilmektedir. Bu çalışmada, tarihsel verilerin böyle bir varsayımda bulunmak için yeterli olmadığı savunulmakta, iki taraf arasında savaşın ilan ve idaresi konusunda bir anlaşmazlık yaşanmadığı, aksine din âlimlerinin cihat doktrininde siyasi konjonktürü, yani aslında devletin ihtiyaçlarını dikkate alarak belirli revizyonlar yaptıkları ileri sürülmektedir.
In some studies on the first centuries of the history of Islam, it is claimed that there was a disagreement between the caliph and Islamic scholars (‘ulamā) over the declaration and conduct of the war (jihād), that the Islamic scholars who swarmed to the borders for jihād because of their asceticism and the volunteer warriors for the faith under their command had no relation with the caliphate, that this tension resulted in the passing of the leadership of war and even religious authority from the caliphs to these ascetic-warriors who were also hadīth scholars. In this study, it is argued that historical data are not sufficient to make such an assumption, that there is no dispute between the two sides about the declaration and conduct of war, but on the contrary, Islamic scholars made certain revisions in the doctrine of jihād, taking into account the political conjuncture, in other words, the needs of the state.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 85 Sayı: 304 |
Belleten Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.