Türkler ile Araplar'ın tarih sahnesindeki münâsebetleri, İslam Dini'nin ortaya çıkışından sonra başlamış ve zamanımıza kadar kesif şekilde devam etmiştir. Bugün de Türkler ile Arap Devletleri arasında siyasi, iktisadi ve kültürel münâsebetler geliştirilmek istenmektedir. Ancak, bu münâsebetler geliştirilirken, Osmanlı İmparatorluğu’nda Yavuz Sultan Selim ile gerçekleştirilen Arap alemi üzerindeki siyasi ve askeri hakimiyet, bazı Arap aydınlarınca Türkler aleyhine kullanılmakta, Araplar'ın sömürüldükleri ve geri bırakıldıkları iddia edilmektedir. Bu hususta Müsteşrıklar'ın taraf tutan araştırmalarının Arap Alemi üzerindeki te'siri gayet açık olarak görülmektedir; mesela, İstanbul’un fethi gibi, Müslümanlar adına öğünülecek tarihi bir vak'ayı, Araplar'ın aleyhine herhangibir şey getirmediği halde, Müsteşrıklar'ın görüş tarzına uygun olarak, Türkler'in barbarlığı şeklinde değerlendiren çağdaş Arap yazarlarına rastlanmaktadır. Asırlardır hakimiyetimiz altında yaşayan Araplar'ın, bu şekildeki değerlendirmelere, psikolojik olarak hazırlıklı bulunmalarının tabii olacağı söylenebilir. Ancak, Arap aydınlarının, milli tarihimize ait kaynak ve araştırmaları okuyup değerlendirme imkanlarına sâhip olmadıkları da bir gerçektir. Tarihimize âit bazı kaynakların ve araştırmaların, asırlardır aynı idare altında yaşadığımız Araplar'ın istifâdelerine sunulması şeklinde bir kültür politikasından yoksun bulunduğumuzu i'tiraf etmek gerekiyor.
Türk-Arap İlişkileri İslamiyet'in Doğuşu Orta Doğu Osmanlı İmparatorluğu I. Selim
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Kitap İncelemesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Nisan 1975 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1975 Cilt: 39 Sayı: 154 |
Belleten Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.