Ona taşralı deyişim, uzun süre başkentten uzak, sınır boyu bir bölgenin merkezinde, özellikle Budin'de yaşamış ve Budin'de ömrünü tamamlamış olmasından, efendi deyişim de öldüğü vakitte kendisine efendi, çelebi, adiyle saniyle Ali Çelebi denmesindendir. Çelebi sözcüğü rütbeyi andıran bir deyim olarak XV. yüzyıl başlarında, özellikle sultan Bayezit'in oğullarına, yani Osmanlı hanedan şehzadelerine verilen bir ünvandı. Fakat bu söz Macaristan'a ulaşıncaya, yani bir buçuk yüzyıl sonrasına kadar eski anlamından çok şey kaybetmişti. XVI. yüzyıl ortasında taşra bölge defterdarının, onun memurunun, hattâ Türk tacirinin adı yanında da geçmekteydi; okumuş, katip kişilere denirdi ve o kişinin her halde pek yüksek mevki sahibi olmasına da lüzum yoktu, Ali adiyle bir arada duyulması da nadir değildi. Örneğin 1543'te Bursa'da ölen şair ve mütercim Vasi Alisi'nin halk dilindeki adı Ali Çelebi olduğu gibi, 1550 yılı civarında Budin defterdarı olan birinin adı da Ali Çelebi idi. Bununla birlikte, aynı zamanda Ali Çelebi adını taşıyan çağdaş iki kişiyi birbirinden ayırt edici sıfatlar kullanılmış olduğunu tahmin edebiliriz, çünkü öyle olmasa -hele resmi teşekküller içerisinde- birtakım karışıklıklara yol açardı.
XVI. Yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu Ev Mimarisi Gündelik Yaşam
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Çevirmenler |
Sadrettin Karatay Bu kişi benim |
Yayımlanma Tarihi | 20 Ekim 1965 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1965 Cilt: 29 Sayı: 116 |
Belleten Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.