Türk sanatlarına dair etüdlere XIX. yüzyılın sonlarına doğru başlanılmış olduğu ve bazı yabancı ilimler tarafından ele alınan bu konunun "İslam Sanatı" başlığı altında incelendiği görülmektedir. Halbuki Çin'den tâ İspanya'ya kadar yayılmış olan milyonlarca İslamların asırlar boyu devam eden çeşitli sanatlarını bir din birliğine bağlamağa imkân var mıdır? Böyle bir etüd imkanı olsa idi, bütün dünya sanatlarını dini zümrelere, yani birkaç gruba ayırmakla mesele halledilmiş oluverirdi. Sanatların ihtiyaçtan doğduğu, malzeme ve muhite göre değiştiği, halkın refahı, sanat kabiliyeti ve zevkinin de pek mühim tesirleri gözönüne getirilince, çeşitli sanatları değil, tamamen dini mevzuların bile bu zaviyeden tetkiki yine imkansızdır. Nitekim tamamiyle İslâmiyete ait mimari bir unsur olan minare, Türk'lerde, Arap'larda, Iranlılarda, Hint'lilerde bambaşkadır. Yine Islamın kitabı olan Kuranı - Kerim, yazı, tezhip, cilt itibariyle her milletin karakterine göre ne kadar çeşitli ve farklıdır. Hiç şüphesiz bu farklar minyatürde, halıda, çinide, kumaşta, elhasıl her sanat zümresinde pek bâriz belirmekte ve devirlere göre de değişiklikler arzetmektedir. Hattâ bir milletin aynı sanatlarında bile bölgelere göre farklar bulunduğu ve bugünün sanat tarihçileri bunları ayırdetmeğe uğraştıkları bir devrede, artık Türk sanatlarının İslam sanatı ismi altında etüdünün düşünülmesi bile bahis mevzuu olamaz
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Ekim 1956 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1956 Cilt: 20 Sayı: 80 |
Belleten Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.