The Silk Road, known as the oldest trade route in world history, is the main artery of interactions and changes that occur in commercial, religious and cultural terms. Although this road, which emerged depending on the needs of people living in different geographies, took its name from the silk traded, it is known that other valuable goods and the merchandise were sent to different countries via this road. For this reason, the interaction of different ethnic origins and cultures with the east-west synthesis that took place throughout Eurasia was clearly felt. Especially the Mongol Empire period (1206-1294) was a time when communities were migrated to different geographies including the Far East and the Middle East, which can be considered as the two ends of the world, and had important cultural exchanges.
Silk, which has attracted the attention of mankind since ancient times, has played a prominent role in the status and wealth of people. It was accepted as a luxury commodity, perhaps because of its material value, and was subject to a certain tax system. During the Mongol Empire period (602-693/1206-1294), special silk taxes, especially on household basis, began to be collected from China, where the production was most intense. So much so that some families in Mongolian China were separated from other families under the name of “silk households” (絲戶). The silk tax, which was also given importance by the Mongols, started to be collected from various regions of North China under the name of “five household silk” (五戶絲) as raw silk. When evaluated in this context, the article deals with the annual silk taxes that the Mongols received from China and silk allocations for the Mongol noble.
Dünya tarihinin en eski ticaret güzergâhı olarak bilinen İpek yolu; ticari, dinî ve kültürel anlamda meydana gelen etkileşim ve değişimlerin ana arteri durumundadır. Faklı coğrafyalarda yaşayan insanların gereksinimlerine bağlı olarak ortaya çıkan bu yol, adını ticareti yapılan ipekten almışsa da değerli eşya ve malların yine bu yol vasıtasıyla farklı ülkelere gönderildiği bilinmektedir. Bu nedenledir ki Avrasya boyunca cereyan eden doğu-batı sentezi içerisinde, farklı etnik köken ve kültürlerin etkileşimi belirgin düzeyde hissedilmektedir. Özellikle Moğol İmparatorluğu Dönemi (1206-1294) çoğu zaman toplulukların farklı coğrafyalara göçürüldüğü, dünyanın iki ucu sayılabilecek Uzak Doğu ve Orta Doğu’nun kültürel manada önemli alışverişlerde bulunduğu bir dönemdi.
Eski devirlerden beri insanoğlunun dikkatini çeken ipek, insanların statüsü ve zenginliği hususunda belirgin bir rol oynamıştır. Maddi değerinden olsa gerek lüks bir meta olarak kabul edilip belirli bir vergi sistemine tabi tutulmuştur. Moğol İmparatorluğu Dönemi’nde (602-693/1206-1294) özellikle üretiminin en yoğun yaşandığı Çin’den hane temelli olmak üzere özel ipek vergileri toplanmaya başlanmıştır. Öyle ki Moğol Dönemi Çin’inde bazı aileler “ipek hanesi” (絲戶) adı altında diğer ailelerden ayrıştırılmıştır. Moğolların da ayrıca önem verdiği ipek vergisi Kuzey Çin’in muhtelif bölgelerinden “beş hane ipeği” (五戶絲) adı altında ham ipek vergileri olarak alınma ya başlanmıştır. Bu bağlamda değerlendirildiğinde makale, Moğolların Çin’den almış oldukları yıllık vergileri ve ipek tahsisatlarını konu edinmektedir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Arkeoloji (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 8 Ağustos 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 87 Sayı: 309 |
Belleten Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.