Ana Tanrıça her toplumda farklı isimlerle anılmıştır. Hitit uygarlığında Hepat, Geç Hitit döneminde Kubaba, Phryg uygarlığında Matar-Kybele, Hellen uygarlığında ise Kybele olarak karşımıza çıkmaktadır. Etimolojik olarak incelendiğinde ise Kybele ismi ile ilk olarak MÖ 7. yüzyılda Phryg yazıtlarında karşılaşılmaktadır.
Kybele Kült pratiğinde kutsal alanlar genellikle ana yollardan uzak, su kenarlarında ya da dağların yamaçlarında karşılaşılmaktadır. Bu durum Anadolu kökenine işaret etmektedir. Makalenin konusunu oluşturan Kandıra Kybelesi’nin bulunduğu mağaranın ağzı, vadi tabanından ortalama 20 m, deniz seviyesinden 100 m yüksekliktedir. Yaklaşık 300 m yüksekliğe sahip olan Balıkbayırı Tepe’nin kuzeye bakan yamacına açılmaktadır. Bölgede yer alan diğer kutsal alanlar gibi konum olarak Yağbolu mağarası da Kybele kült alanlarının tanımına uymaktadır. Mağaranın çevresi çam ağaçları ile sarılmıştır. Su kaynakları Kybele kutsal alanları için oldukça önemlidir. Mağara, Sarısu Çayı havzası içinde, havzanın batı akaçlama ağı içinde Koca Dere’nin batı yamacında yer almaktadır. Mağaradan çıkan su, Koca Dere ile birleşmektedir.
Kandıra’nın yerel sarı kumtaşından yapılmış Kybele kabartmalı sunak yerel bir ustanın elinden çıkmıştır. Bölgeye özgü yerel heykeltıraşlığın üslubunda üretilmiş olan sunağın Naumann’ın terimlendirdiği ‘Bithynik Tip’ ile örtüştüğü görülmektedir. Stilistik özellikleri ve mağaradan çıkan diğer eserler göz önünde bulundurulduğunda sunağın Roma Dönemi’ne ait olduğu gözlemlenmektedir.
Kandıra Kybelesi Kybele Mağara Roma Dönemi Kült Kybele-Attis
The Mother Goddess has been called by different names in every society. Hepat in the Hittite civilization, Kubaba in the Late Hittite period, Matar-Kybele in the Phryg civilization, and Kybele in the Hellen civilization. When examined etymologically, the name Kybele is first encountered in Phryg inscriptions in the 7th century BC.
In the Kybele Cult practice, sacred areas are often encountered, away from main roads, on the water's edge, or the mountains' slopes. This situation points to its Anatolian origin. The cave's mouth, where the Kandıra Kybelesi, the article's subject, is located, is approximately 20 m above the valley floor and 100 m above sea level. It opens to the north-facing slope of Balıkbayırı Tepe, which has a height of about 300 m. Like the other sacred areas in the region, Yağbolu cave fits the definition of the Kybele cult areas. The cave is surrounded by pine trees. The cave is located in the Sarısu Stream basin, on the western slope of the Koca Dere, within the western drainage network of the basin. The water coming out of the cave joins with Koca Stream.
The Kybele relief altar made of Kandira's local yellow sandstone was handcrafted by a local master. It is seen that the altar, produced in the style of local sculpting specific to the region, coincides with the "Bithynic Type" termed by Naumann. Considering its stylistic features and other artifacts from the cave, it is observed that the altar belongs to the Roman Period.
Cybele of Kandıra Cybele Cave Roman Period Cult Cybele-Attis
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Kültürel çalışmalar |
| Bölüm | Araştırma Makaleleri |
| Yazarlar | |
| Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2022 |
| Gönderilme Tarihi | 7 Mayıs 2021 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 26 |
Yayıncı
Vedat Dalokay Caddesi No: 112 Çankaya 06670 ANKARA
tuba-ked@tuba.gov.tr
(+90) (212) 219 16 60
TÜBA-KED Türkiye Bilimler Akademisi Kültür Envanteri Dergisi / Turkish Academy of Sciences Journal of Cultural Inventory (TÜBA-KED), dergide yayımlanan makalelerde ifade edilen görüşleri resmî olarak benimsememekte ve derginin basılı ya da çevrim içi sürümlerinde yer alan herhangi bir ürün veya hizmet reklamı konusunda garanti vermemektedir. Yayımlanan makalelerin bilimsel ve hukuki sorumluluğu yazar(lar)a aittir.
Makalelerle birlikte gönderilen resim, şekil, tablo vb. materyaller özgün olmalı ya da daha önce yayımlanmışlarsa, hem basılı hem de çevrim içi sürümlerde yayımlanmak üzere eser sahibinden alınmış yazılı izinle birlikte sunulmalıdır. Yazar(lar), dergide yayımlanan çalışmalarının telif hakkını saklı tutar. Makale dergide yayımlandığında, mali haklar ve umuma iletim hakları, işleme, çoğaltma, temsil, basım, yayın ve dağıtım hakları TÜBA’ya devredilecektir. Yayımlanan tüm içeriklerin (metin ve görsel materyaller) telif hakları dergiye aittir. Dergide yayımlanmak üzere kabul edilen makaleler için telif hakkı ya da başka bir ad altında ödeme yapılmaz ve yazar(lar)dan makale işlem ücreti alınmaz; ancak yeniden baskı (reprint) talepleri yazarın sorumluluğundadır.
Bilimsel bilgi ve araştırmalara küresel açık erişimi teşvik etmek amacıyla TÜBA, çevrim içi olarak yayımlanan tüm içeriklerin (aksi belirtilmedikçe) okuyucular, araştırmacılar ve kurumlar tarafından serbestçe kullanılmasına izin vermektedir. Bu kullanım, eserin kaynağının belirtilmesi koşuluyla ve ticari amaç dışında, herhangi bir değişiklik yapılmaksızın Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International (CC BY-NC-ND 4.0) Uluslararası Lisansı kapsamında mümkündür. Ticari kullanım veya lisans istisnaları ile ilgili izinler için lütfen dergi ile iletişime geçiniz.