16.yüzyıl şairlerine göre, şair olmanın ilk şartı, insanın yaratılış açısından şiire yatkın olmasıdır; yani onlar şairliği Allah’ın bir lutfu olarak kabul ederler. Bu görüşlerini şiirlerine “gülşen-i tab‘, bahâristân-ı tab‘, bülbül-i tab‘, tab‘-ı mevzûn” gibi ifadeler aracılığıyla yansıtmışlardır. Onlara göre gerçek şair, İsa nefeslidir (cân-bahş, cân-fezâ, enfâs-ı mu‘ciz) ve hoş sözler söyleyen bir papağandır. Ayrıca şair; şiir bahçesinin bülbülü, şiir ülkesinin sahibi (sultân, mîr, husrev) ve şiir denizinin dalgıcıdır. 16.yüzyıl divan şairlerinin en önemli ilhâm kaynakları, sevgilidir. Onlara göre şiirlerinin güzelliği, sevgiliyi ve sevgilinin dudakları, yanakları, ağzı, saçları, dişleri, beli ve kaşları gibi uzuvlarını anlatmalarından kaynaklanmaktadır. Bu anlamda “hoş, şîrîn, ra‘nâ, mevzûn, rengîn, ince, nâzik” gibi ortak sıfatların her iki unsur (şiirde sevgili ve uzuvları) arasında köprü vazifesi (vech-i şebeh) gördükleri söylenebilir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2005 |
Gönderilme Tarihi | 31 Ekim 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2005 Sayı: 18 |